deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

İyi beslenmek şart ama mutsuzluk da bağışıklık sistemini etkiliyor

Siyaset 26.11.2020 - 09:17, Güncelleme: 26.11.2020 - 09:17
 

İyi beslenmek şart ama mutsuzluk da bağışıklık sistemini etkiliyor

Kuantum Düşünce Tekniği Eğitmeni Anıl Şehirlioğlu, yeni tip corona virüs (Kovid-19) salgınının yaşandığı şu günlerde insanların yediklerinden, içtiklerinden çok ruhsal sağlığına dikkat dikkat etmesi gerektiğini belirtti.
Şehirlioğlu yaptığı açıklamada "Çünkü mutsuzluk, bağışıklık sistemini en çok zayıflatan duygu. Dolayısıyla şu anda duygusal açıdan güçlü ve kendimizle barışık olmamız en çok dikkat etmemiz gereken nokta." dedi. Bu süreci evinde geçirmek durumunda olan insanların bağışıklıklarını ruhsal olarak da nasıl güçlendireceklerinin püf noktalarına değinen Anıl Şehirlioğlu, corona virüsün en büyük özelliğinin, bağışıklık sistemi güçlü kişileri etkilememesi olduğunu söyledi. Bağışıklık sisteminin güçlenmesinin, kişinin kendi içinde huzurlu, mutlu olması, hayatına, bedenine değer vermesiyle birebir alakalı olduğunu vurgulayan Şehirlioğlu, şunları aktardı: "Yediklerimizden, içtiklerimizden çok önce ruhsal sağlığımıza dikkat etmemiz gerekiyor çünkü mutsuzluk, bağışıklık sistemini en çok zayıflatan duygu, bu nedenden dolayı şu anda duygusal açıdan güçlü ve kendimizle barışık olmamız en çok dikkat etmemiz gereken nokta. Tam da şu anda hepimiz kendi iç dünyamıza dönüp, kişisel alanımızı ve duygularımızı güçlendirmemiz gereken bir dönemdeyiz. Bağışıklık sisteminin etkisini en çok güçlendiren etkiler neşe, kahkaha, huzur, sevinç. Şu anda böyle hissedemiyor olabiliriz ama hayatımızda corona virüs olmadan önce bunları ne kadar hissediyorduk ve yaşıyorduk, bence bunun sorgulamamız gereken bir dönemdeyiz." dedi. Korona Virüs bize ne öğretiyor Şu anda büyük bir değişim çağındayız. Dünyamız değişiyor ve yenileniyor. Bugüne kadar küçük bir çok farkındalıklar yaşadık. Evren bize küçük küçük uyarılar yapıyor. Bizlerden de uyum sağlamamızı istiyor. Bunu görmezden gelirsek bunu büyüterek bize ulaştırır. Aslında şu anda tam da bunu yaşıyoruz. Virüsün etksiinin tamamen bitmesi için hepimizin uyanması gerekiyor. Bu sayade sevdiklerimizin, sağlığımızın, içinde bulundğumuz özgürlüğün değerini anladık. Bizler işlerimize giderken şikayet halindeydik. Yol, iş yoğunluğu, stres, trafik artık bunları yaşamıyoruz. Sevdiklerimizden de uzak kalıyoruz. Korona öncesinde sevdiklerimizle buluşuyorduk değil mi? Ama o zaman bile masada herkesin elinde telefon tablet konuşmadan uzaktı. Varlıklarımızın hatatımızdaki değerini ve önemini anlamaya başladık. Önce iş dedik, önce koşuşturma dedik... Ama şimdi artık önce sağlık diyoruz. Hayatta sadece faturalarımızı ödemek, evlenmek, çalışmak, emekli olmak için gelmedik. Artık varlığımızı ve yeteneklerimizi ortaya çıkarma vakti... Artık sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu daha iyi biliyoruz.   Bu günleri sadece sevgi ile aşabiliriz. Daha fazla korkuya mutsuzluğa gerek yok...  Birlikte Başarabiliriz... Felaket tellalarına dikkat! Öz bilgiyi alsınlar ama bütün günlerini koronavirüsün etkilerini dinlemekle geçirmesinler. Çünkü negatif negatifi büyütür, pozitif pozitif etki yaratır. Dolayısıyla içsel sağlığımızı korumak adına biraz da kendimizi uzakta tutmamız lazım. WhatsApp gruplarından felaket haberciliği gibi bir şey yayıldı. Bunlara insanların kulaklarını tıkaması gerekiyor." "Şükür etme bilincine de geçmemiz gereken bir dönemdeyiz" Anıl Şehirlioğlu, koronavirüsün öldürme etkisinin birçok hastalığı öldürme etkisinden daha az olduğunu ancak dünyada aynı anda yayıldığı için insanların paniklediğini belirtti. Koronavirüsün insanların sosyal yaşam alanlarını kapattığını anlatan Şehirlioğlu, şu değerlendirmede bulundu: "Onkoloji hastalarının çoğu böyle yaşıyordu ve biz onların ne yaşadığından bir haberdir. Empati de kuramıyorduk ama şimdi biz bilincine uyandırılmaya çalıştığımız, halimizden daha kötü hallerdeki insanları da anlayıp şükür etme bilincine de geçmemiz gereken bir dönemdeyiz. Bir çoğumuz evde olduğumuz için, istediklerimizi yapamadığımız için isyandayız, ne kadar sürecek diye de kaygılanıyoruz aynı zamanda. Fakat biz özgürken ne kadar özgürdük ki? Bir yere gittiğimiz zaman insanların yanında eşi, çocuğu, arkadaşları var ama bir taraftan elindeki cep telefonuyla sosyal medya ile uğraşıyordu. Bizim bağlarımız kopmuştu. Belki bu bağları tekrar hatırlama sürecindeyiz. Bence en önemlisi bana göre biz kendimizi engellenmiş hissediyoruz ama bu virüs olmadan önce biz kendi içimizde, kendi dünyamızda, kendimizi hangi konularda engelleyip durduruyorduk? Yapmak istediğimiz birçok şeyi, aslında hiç de geçerliliği olmayan bahanelerle erteliyorduk. Şu anda en çok yüzleşmemiz gereken, üzerine düşmemiz gereken nokta bu." "Hastalıkların hepsinin arkasında ruhsal ve duygusal sebep var" Bu dönemin insanların birbirine sarılıp, birbirinden destek alması gerektiği bir dönem olduğunu belirten Şehirlioğlu, şunları dile getirdi: "Bir kesim şunu çok yadsıyor; sanki sadece fiziksel bir gerçeklik ve fiziksel bir sağlık var. Halbuki fiziksel sağlığı etkileyen ruhsal bir sağlık var. Elbette fiziksel sağlığımıza önem vereceğiz ancak ruhsal sağlık, bizim bağışıklık sistemimizi de doğrudan etkiliyor. Hastalıkların hepsinin arkasında ruhsal ve duygusal sebep var. Örneğin bademcikleriniz çok şişiyorsa, mutlaka ifade edemediğiniz duygularınız var. Hazımsızlık problemi yaşıyorsanız, midenizde sıkıntı varsa içinize attığınız, hazmedemediğiniz duygularınız var. Başınız çok ağrıyorsa birçok düşünceye sahipsiniz, mükemmeliyetçisiniz ve hayatı kontrol etmeye çalışıyorsunuz ama bir taraftan bununla başa çıkamıyorsunuz gibi birçok hastalığın ruhsal sebepleri var. Dolayısıyla insanlar, ruh sağlıklarına önem vermeliler." Anıl Şehirlioğlu, insanların "güvendeyim", "sağlıklıyım", "bu süreç geldi ama geçiyor" diyerek kendilerini telkin etmeleri ve otokontrol sağlamaları gerektiğini vurgulayarak, "Günde birkaç kez bu cümleleri tekrar etmeliler. Çünkü bilinç programlaması diye bir şey var. Bir şeyi olumlu ya da olumsuz çok söylerseniz, süresi 21 gündür. Bilinç onu 21 gün sonra onu gerçek kabul edip yaşamaya başlar." diye konuştu. Ferit SEÇKİN / İçerik Editörü ferit@sakinca.com @ferit_seckin (adsbygoogle = window.adsbygoogle || ).push({});
Kuantum Düşünce Tekniği Eğitmeni Anıl Şehirlioğlu, yeni tip corona virüs (Kovid-19) salgınının yaşandığı şu günlerde insanların yediklerinden, içtiklerinden çok ruhsal sağlığına dikkat dikkat etmesi gerektiğini belirtti.

Şehirlioğlu yaptığı açıklamada "Çünkü mutsuzluk, bağışıklık sistemini en çok zayıflatan duygu. Dolayısıyla şu anda duygusal açıdan güçlü ve kendimizle barışık olmamız en çok dikkat etmemiz gereken nokta." dedi.

Bu süreci evinde geçirmek durumunda olan insanların bağışıklıklarını ruhsal olarak da nasıl güçlendireceklerinin püf noktalarına değinen Anıl Şehirlioğlu, corona virüsün en büyük özelliğinin, bağışıklık sistemi güçlü kişileri etkilememesi olduğunu söyledi. Bağışıklık sisteminin güçlenmesinin, kişinin kendi içinde huzurlu, mutlu olması, hayatına, bedenine değer vermesiyle birebir alakalı olduğunu vurgulayan Şehirlioğlu, şunları aktardı: "Yediklerimizden, içtiklerimizden çok önce ruhsal sağlığımıza dikkat etmemiz gerekiyor çünkü mutsuzluk, bağışıklık sistemini en çok zayıflatan duygu, bu nedenden dolayı şu anda duygusal açıdan güçlü ve kendimizle barışık olmamız en çok dikkat etmemiz gereken nokta. Tam da şu anda hepimiz kendi iç dünyamıza dönüp, kişisel alanımızı ve duygularımızı güçlendirmemiz gereken bir dönemdeyiz. Bağışıklık sisteminin etkisini en çok güçlendiren etkiler neşe, kahkaha, huzur, sevinç. Şu anda böyle hissedemiyor olabiliriz ama hayatımızda corona virüs olmadan önce bunları ne kadar hissediyorduk ve yaşıyorduk, bence bunun sorgulamamız gereken bir dönemdeyiz." dedi.

Korona Virüs bize ne öğretiyor

Şu anda büyük bir değişim çağındayız. Dünyamız değişiyor ve yenileniyor. Bugüne kadar küçük bir çok farkındalıklar yaşadık. Evren bize küçük küçük uyarılar yapıyor. Bizlerden de uyum sağlamamızı istiyor. Bunu görmezden gelirsek bunu büyüterek bize ulaştırır. Aslında şu anda tam da bunu yaşıyoruz. Virüsün etksiinin tamamen bitmesi için hepimizin uyanması gerekiyor. Bu sayade sevdiklerimizin, sağlığımızın, içinde bulundğumuz özgürlüğün değerini anladık. Bizler işlerimize giderken şikayet halindeydik. Yol, iş yoğunluğu, stres, trafik artık bunları yaşamıyoruz. Sevdiklerimizden de uzak kalıyoruz. Korona öncesinde sevdiklerimizle buluşuyorduk değil mi? Ama o zaman bile masada herkesin elinde telefon tablet konuşmadan uzaktı. Varlıklarımızın hatatımızdaki değerini ve önemini anlamaya başladık. Önce iş dedik, önce koşuşturma dedik... Ama şimdi artık önce sağlık diyoruz.

Hayatta sadece faturalarımızı ödemek, evlenmek, çalışmak, emekli olmak için gelmedik. Artık varlığımızı ve yeteneklerimizi ortaya çıkarma vakti... Artık sağlığımızın ne kadar önemli olduğunu daha iyi biliyoruz.  

Bu günleri sadece sevgi ile aşabiliriz. Daha fazla korkuya mutsuzluğa gerek yok... 

Birlikte Başarabiliriz...

Felaket tellalarına dikkat!

Öz bilgiyi alsınlar ama bütün günlerini koronavirüsün etkilerini dinlemekle geçirmesinler. Çünkü negatif negatifi büyütür, pozitif pozitif etki yaratır. Dolayısıyla içsel sağlığımızı korumak adına biraz da kendimizi uzakta tutmamız lazım. WhatsApp gruplarından felaket haberciliği gibi bir şey yayıldı. Bunlara insanların kulaklarını tıkaması gerekiyor."

"Şükür etme bilincine de geçmemiz gereken bir dönemdeyiz"

Anıl Şehirlioğlu, koronavirüsün öldürme etkisinin birçok hastalığı öldürme etkisinden daha az olduğunu ancak dünyada aynı anda yayıldığı için insanların paniklediğini belirtti. Koronavirüsün insanların sosyal yaşam alanlarını kapattığını anlatan Şehirlioğlu, şu değerlendirmede bulundu: "Onkoloji hastalarının çoğu böyle yaşıyordu ve biz onların ne yaşadığından bir haberdir.

Empati de kuramıyorduk ama şimdi biz bilincine uyandırılmaya çalıştığımız, halimizden daha kötü hallerdeki insanları da anlayıp şükür etme bilincine de geçmemiz gereken bir dönemdeyiz. Bir çoğumuz evde olduğumuz için, istediklerimizi yapamadığımız için isyandayız, ne kadar sürecek diye de kaygılanıyoruz aynı zamanda. Fakat biz özgürken ne kadar özgürdük ki? Bir yere gittiğimiz zaman insanların yanında eşi, çocuğu, arkadaşları var ama bir taraftan elindeki cep telefonuyla sosyal medya ile uğraşıyordu. Bizim bağlarımız kopmuştu. Belki bu bağları tekrar hatırlama sürecindeyiz.

Bence en önemlisi bana göre biz kendimizi engellenmiş hissediyoruz ama bu virüs olmadan önce biz kendi içimizde, kendi dünyamızda, kendimizi hangi konularda engelleyip durduruyorduk? Yapmak istediğimiz birçok şeyi, aslında hiç de geçerliliği olmayan bahanelerle erteliyorduk. Şu anda en çok yüzleşmemiz gereken, üzerine düşmemiz gereken nokta bu."

"Hastalıkların hepsinin arkasında ruhsal ve duygusal sebep var"
Bu dönemin insanların birbirine sarılıp, birbirinden destek alması gerektiği bir dönem olduğunu belirten Şehirlioğlu, şunları dile getirdi: "Bir kesim şunu çok yadsıyor; sanki sadece fiziksel bir gerçeklik ve fiziksel bir sağlık var. Halbuki fiziksel sağlığı etkileyen ruhsal bir sağlık var. Elbette fiziksel sağlığımıza önem vereceğiz ancak ruhsal sağlık, bizim bağışıklık sistemimizi de doğrudan etkiliyor.

Hastalıkların hepsinin arkasında ruhsal ve duygusal sebep var. Örneğin bademcikleriniz çok şişiyorsa, mutlaka ifade edemediğiniz duygularınız var. Hazımsızlık problemi yaşıyorsanız, midenizde sıkıntı varsa içinize attığınız, hazmedemediğiniz duygularınız var. Başınız çok ağrıyorsa birçok düşünceye sahipsiniz, mükemmeliyetçisiniz ve hayatı kontrol etmeye çalışıyorsunuz ama bir taraftan bununla başa çıkamıyorsunuz gibi birçok hastalığın ruhsal sebepleri var. Dolayısıyla insanlar, ruh sağlıklarına önem vermeliler."

Anıl Şehirlioğlu, insanların "güvendeyim", "sağlıklıyım", "bu süreç geldi ama geçiyor" diyerek kendilerini telkin etmeleri ve otokontrol sağlamaları gerektiğini vurgulayarak, "Günde birkaç kez bu cümleleri tekrar etmeliler. Çünkü bilinç programlaması diye bir şey var. Bir şeyi olumlu ya da olumsuz çok söylerseniz, süresi 21 gündür. Bilinç onu 21 gün sonra onu gerçek kabul edip yaşamaya başlar." diye konuştu.

Ferit SEÇKİN / İçerik Editörü
ferit@sakinca.com
@ferit_seckin
Habere ifade bırak !
Haberle İlişkili Video
Video Galeride Aç
Video albümüne giderek videoya yorum yazabilir yada videoyu sosyal medyada paylaşabilirsiniz.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.