deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal

Korkunç açıklama! Maskelerle ilgili tüyler ürperten gerçek ortaya çıktı! 'Piyasadaki maskelerin yüzde 95 korumuyor'

Yaşam 18.09.2020 - 18:36, Güncelleme: 18.09.2020 - 18:36
 

Korkunç açıklama! Maskelerle ilgili tüyler ürperten gerçek ortaya çıktı! 'Piyasadaki maskelerin yüzde 95 korumuyor'

Cumhurbaşkanlığı’na sunulan maske raporunda korkunç tespitler! Raporda imzası bulunan Erkan İşgören, "Piyasadaki maskelerin %95’inin filtre özelliği yok... Standartlara uyan maskeleri Almanya ve Hollanda kapatıyor... Filtre özellikli kumaşı olmayan maskeyi üreten tek ülke biziz..."
Cumhurbaşkanlığına sunulan maske raporu "taktığımız maskeler ne kadar koruyor?" tartışması baylatmıştı. O raporda imzası olanlardan birisi olan Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Erkan İşgören'den rapordan da daha korkunç tespitler geldi. Türkiye'de pandeminin başında, hiçbir filtreleme özelliği olmayanlarının maske oranın yüzde 75 olduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 95’e çıktığını söyledi. İşte tüyler ürperten açıklamanın ayrıntıları... Türkiye’de 298 binden fazla insana bulaşan ve 7 bin 315 kişinin yaşamına mâl olan koronavirüs salgınıyla ilgili olarak gündemden düşmeyen konulardan biri maskeler. Maskelerin yeteri kadar hijyenik olup olmadığı ile ilgili konu ise ilk olarak 14 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı’na sunulan raporla gündeme geldi.  (adsbygoogle = window.adsbygoogle || ).push({}); Söz konusu raporda günlük üretilen 35 milyon maskenin yüzde 90’unun hijyen koşullarına uymadığı, yüzde 75’inin ise hiçbir filtreleme özelliği olmayan kumaşla üretildiği ifade ediliyordu. Raporda imzası bulunan Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Erkan İşgören, Nisan ayından bu yana maske konusunda yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.  Nisandaki yüzde 75 olarak belirtilen “filtrasyon özelliği olmayan maske” oranın bugün itibariyle yüzde 95’e çıktığını söyleyen İşgören, maske üretiminde kullanılan iki önemli hammaddeyi ve maliyetlerini açıkladı:  Pandemi sürecinden önce maskede kullandığımız iki hammadde vardı. Bunlardan ilki, “birinci ve üçüncü kat” diye kullandığımız filtrasyon özelliği olmayan, üç katlı maskenin ilk ve son katını oluşturan spunbond. Halk arasında tela diye de biliniyor. Diğer ise yüzde 95 ila 99 filtrasyon özelliğine sahip, maskenin orta katmanında kullanılması gereken “meltblown”.  (adsbygoogle = window.adsbygoogle || ).push({}); Spunbond’un kilogram fiyatı pandemi öncesi yaklaşık 1,25 ila 1,50 dolardı. Bu, pandemiyle birlikte 8 dolarlara kadar çıktı. “Meltblown” ise  yaklaşık 3 dolardan satılıyordu ve 38 dolara kadar yükseldi. Bu fiyatlar ithal fiyatları değil. Yerli üretimden, Türkiye’deki satış fiyatından bahsediyoruz. Meltblown kullanılmasının maskeye kattığı maliyet ise yalnızca 6 kuruş.   Hâlihazırda maske üretiminin, Türkiye’nin ihtiyacının 10-12 katı kapasiteye ulaştığını, ihracat yapılabilecek seviyede olunduğunu söyleyen Erkan İşgören, üç tip maskeden bahsetti: FFP1, FFP2, FFP3.  Bunlardan ilki FFP1, yüzde 80 geçirgenlik özelliğine sahip ve Türkiye’de piyasanın yüzde 95’i bu ürünü kullanıyor. FFP2 10 kata kadar korurken, yüzde 99 korumalı FFP3 20 kata kadar koruma sağlıyor.  “Bu maskeleri en fazla iki saat kullandıktan sonra yerine yenisini kullanmamız lazım” diyen İşgören, “5 bin kişinin çalıştığı bir işletmede bu, yaklaşık 20-25 bin maske anlamına geliyor. Normal şartlarda devlet desteği olmadan sanayici bunu karşılayamaz” ifadesini kullandı.  "Ventilli maskeler nefesi dışarı veriyor, dışarıdan hava almıyor, hastalığı yayıyor" Ucunda filtreye benzer bir malzemenin olduğu ventilli maskelerle ilgili yanlış bir inanışın da olduğunu vurgulayan İşgören, “Bu maskelerin çok daha iyi koruduğunu düşünüyoruz. Ancak hasta bir insan bunu kullandığı takdirde o kişinin öksürüğüyle gelen partiküller, ventilden dışarıya veriliyor. Ancak dışarıdan bir şey almıyor. Hastalığı yaymak için daha ideal bir maske olarak düşünebiliriz” dedi.  Herhangi bir butikten çok lüks markaların mağazalarına kadar birçok yerde görülen “moda maskeler” ile ilgili ise Erkan İşgören “Bunların üzerinde kullanılan boyalar azo boyar grubu boyalardan yapılmış ise bu sefer direkt kanserojen maddelerle temasa geçiyoruz” dedi.  İstanbul’da yaklaşık 350-400 tane maske üretim yeri olduğunu söyleyen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, standartlara bağlı olarak üretim yapan, hepa filtre kullanan firma sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini ifade etti ve ekledi: Ankara’da, Adana’da, İstanbul’da birkaç tane var. Toplasanız 15-20 işletmeyi geçmiyor. Bu firmalar çoğunlukla ihracata çalışıyor.  Erdem TALAYHAN / İçerik Editörü erdem@sakinca.com @sakinca_dunya      (adsbygoogle = window.adsbygoogle || ).push({});
Cumhurbaşkanlığı’na sunulan maske raporunda korkunç tespitler! Raporda imzası bulunan Erkan İşgören, "Piyasadaki maskelerin %95’inin filtre özelliği yok... Standartlara uyan maskeleri Almanya ve Hollanda kapatıyor... Filtre özellikli kumaşı olmayan maskeyi üreten tek ülke biziz..."

Cumhurbaşkanlığına sunulan maske raporu "taktığımız maskeler ne kadar koruyor?" tartışması baylatmıştı. O raporda imzası olanlardan birisi olan Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Erkan İşgören'den rapordan da daha korkunç tespitler geldi. Türkiye'de pandeminin başında, hiçbir filtreleme özelliği olmayanlarının maske oranın yüzde 75 olduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 95’e çıktığını söyledi. İşte tüyler ürperten açıklamanın ayrıntıları...

Türkiye’de 298 binden fazla insana bulaşan ve 7 bin 315 kişinin yaşamına mâl olan koronavirüs salgınıyla ilgili olarak gündemden düşmeyen konulardan biri maskeler. Maskelerin yeteri kadar hijyenik olup olmadığı ile ilgili konu ise ilk olarak 14 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı’na sunulan raporla gündeme geldi. 

Söz konusu raporda günlük üretilen 35 milyon maskenin yüzde 90’unun hijyen koşullarına uymadığı, yüzde 75’inin ise hiçbir filtreleme özelliği olmayan kumaşla üretildiği ifade ediliyordu. Raporda imzası bulunan Marmara Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Erkan İşgören, Nisan ayından bu yana maske konusunda yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. 

Nisandaki yüzde 75 olarak belirtilen “filtrasyon özelliği olmayan maske” oranın bugün itibariyle yüzde 95’e çıktığını söyleyen İşgören, maske üretiminde kullanılan iki önemli hammaddeyi ve maliyetlerini açıkladı: 

Pandemi sürecinden önce maskede kullandığımız iki hammadde vardı. Bunlardan ilki, “birinci ve üçüncü kat” diye kullandığımız filtrasyon özelliği olmayan, üç katlı maskenin ilk ve son katını oluşturan spunbond. Halk arasında tela diye de biliniyor. Diğer ise yüzde 95 ila 99 filtrasyon özelliğine sahip, maskenin orta katmanında kullanılması gereken “meltblown”. 

Spunbond’un kilogram fiyatı pandemi öncesi yaklaşık 1,25 ila 1,50 dolardı. Bu, pandemiyle birlikte 8 dolarlara kadar çıktı. “Meltblown” ise  yaklaşık 3 dolardan satılıyordu ve 38 dolara kadar yükseldi. Bu fiyatlar ithal fiyatları değil. Yerli üretimden, Türkiye’deki satış fiyatından bahsediyoruz. Meltblown kullanılmasının maskeye kattığı maliyet ise yalnızca 6 kuruş.  

Hâlihazırda maske üretiminin, Türkiye’nin ihtiyacının 10-12 katı kapasiteye ulaştığını, ihracat yapılabilecek seviyede olunduğunu söyleyen Erkan İşgören, üç tip maskeden bahsetti: FFP1, FFP2, FFP3. 

Bunlardan ilki FFP1, yüzde 80 geçirgenlik özelliğine sahip ve Türkiye’de piyasanın yüzde 95’i bu ürünü kullanıyor. FFP2 10 kata kadar korurken, yüzde 99 korumalı FFP3 20 kata kadar koruma sağlıyor. 

“Bu maskeleri en fazla iki saat kullandıktan sonra yerine yenisini kullanmamız lazım” diyen İşgören, “5 bin kişinin çalıştığı bir işletmede bu, yaklaşık 20-25 bin maske anlamına geliyor. Normal şartlarda devlet desteği olmadan sanayici bunu karşılayamaz” ifadesini kullandı. 

"Ventilli maskeler nefesi dışarı veriyor, dışarıdan hava almıyor, hastalığı yayıyor"

Ucunda filtreye benzer bir malzemenin olduğu ventilli maskelerle ilgili yanlış bir inanışın da olduğunu vurgulayan İşgören, “Bu maskelerin çok daha iyi koruduğunu düşünüyoruz. Ancak hasta bir insan bunu kullandığı takdirde o kişinin öksürüğüyle gelen partiküller, ventilden dışarıya veriliyor. Ancak dışarıdan bir şey almıyor. Hastalığı yaymak için daha ideal bir maske olarak düşünebiliriz” dedi. 

Herhangi bir butikten çok lüks markaların mağazalarına kadar birçok yerde görülen “moda maskeler” ile ilgili ise Erkan İşgören “Bunların üzerinde kullanılan boyalar azo boyar grubu boyalardan yapılmış ise bu sefer direkt kanserojen maddelerle temasa geçiyoruz” dedi. 

İstanbul’da yaklaşık 350-400 tane maske üretim yeri olduğunu söyleyen Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, standartlara bağlı olarak üretim yapan, hepa filtre kullanan firma sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini ifade etti ve ekledi: Ankara’da, Adana’da, İstanbul’da birkaç tane var. Toplasanız 15-20 işletmeyi geçmiyor. Bu firmalar çoğunlukla ihracata çalışıyor. 

Erdem TALAYHAN / İçerik Editörü
erdem@sakinca.com
@sakinca_dunya
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.