deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Merkez Bankası’nın faiz artışı piyasayı rahatlatır mı?

16.12.2020 - 14:43, Güncelleme: 16.12.2020 - 14:43
 

Merkez Bankası’nın faiz artışı piyasayı rahatlatır mı?

Merkez Bankası Para Politikaları Kurulunun bu ayki faiz kararı öncesinde Türkiye Bankalar Birliği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Aydın Ayaydın, pandemi sürecinde ekonomide yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Merkez Bankası’nın yeni başkanı Naci Ağbal hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Aydın Ayaydın, “Atama kararnamesinin mürekkebi dahi kurumayan Naci Ağbal ateşten gömlek bu koltuğun yeni sahibi. Naci Ağbal, Berat Albayrak’tan önceki Maliye Bakanı. Bürokratik hayatı Maliye Bakanlığı’nda geçti. Siyasete girmeden önceki son görevi, Maliye Bakanı Müsteşarıydı. TBMM Plan Bütçe Komisyonu Üyeliği’mden dolayı teşriki mesaimiz oldu. Kendisini iyi tanırım. Çalışkan, dürüst ve başarılı bir bürokrat olmasının yanında maliye politikasını iyi bilen biri. Ancak üstlendiği Merkez Bankası Başkanlığı maliye politikasından ziyade, para politikası bilgi ve becerisini gerektiren bir görev. Başarılı olmasını yürekten diliyorum” değerlendirmesinde bulundu. “BU DÖNEM GÖSTERGELERE TAKILACAK DÖNEM DEĞİLDİR” Ayaydın hayatın gerçeklerinin, ekonominin doğrularının önüne geçtiği bir pandemi döneminden geçildiğini belirterek, “Üretim, dolayısıyla ihracat düşüşü, cari açık, bütçe açığındaki artış, enflasyondaki yükseliş, kurdaki oynaklık, istihdamdaki daralma, işsizlik bir zincirin halkaları gibi birbirini izliyor. Ancak bu göstergeleri düşünecek günlerde değiliz. Buna rağmen gerek bütçe dengesinde ve gerekse kamu borçluluğunda pek çok ülkeden iyi durumdayız. Evet bütçe açığı artıyor, ekonomide daralma var. Elbette olacak. Bu durum sadece ülkemize ait değil, tüm ülkeler benzer durumda. Firmaların ve de vatandaşların ekonomik olarak hayatta kalması dışında pek bir şeyin anlamı yok şu an.” dedi. MAHALLEDE YANGIN VAR “Bırakın evi, mahallede yangın var.” diyen Ayaydın, “Evin içi derli toplu olmasa da olur. Zaten bu krizi atlatabilirsek, küresel ekonomik koşullar ülkemiz için son derece elverişli olacaktır. Yeter ki bu günleri en az hasarla atlatalım. Vatandaşlarımızı mağdur etmeyelim. Birlik ve beraberlik duygumuzu geliştirelim.” değerlendirmesini yaptı. HİZMET SEKTÖRÜ ZOR GÜNLER GEÇİRİYOR Ayaydın’a göre pandemi, gerek ulusal ve gerekse küresel ölçekte ekonomide ağırlığı yüksek hizmet sektörünü öncelikli vuruyor. “Ülkemizde de hizmet sektörünün milli gelir içindeki payı yüzde 61, istihdam içindeki payı ise yüzde 56 dolayındadır.” diyen Ayaydın, “Ülkemizde hizmet sektöründe 16 milyon kişi çalışmaktadır. Sosyal izolasyon nedeniyle bu sektör fiilen durmuş durumda. Bunun muhtemel sonucu kapanan iş yerleri ve işsiz kalacak çalışanlar olacaktır. 1.6 milyon kişinin çalıştığı varsayılan inşaat sektörü istihdam kaybının en fazla yaşanabileceği alan olacaktır.” ifadelerine yer verdi. GÖZLER BANKALARDA BANKALARIN GÖZÜ DE MERKEZ BANKASI’NDA Prof. Dr. Aydın Ayaydın tüm firmaların ve de vatandaşın gözü bankalardan alacağı ve de erteleyeceği banka kredilerinde olduğunu belirtirken, “Faiz yükü altında kıvranan Ekonomiyi ayakta tutalım. Sanayici, tüccar ve esnafı öldürmeyelim ki, üretim çarkı durmasın. Eğer sanayiciyi, tüccarı ve esnafı yaşatabilirsek, bugünler geçtiğinde, yeni fırsatlar doğabilir.” görüşünde. TCMB FAİZ ARTIŞINI SÜRDÜRÜR MÜ? Geçen ay yapılan artışın doğru olduğunu söyleyen Ayaydın, “Normal dönemlerde buna çok takılırdım. Ekonominin koşullarına göre, faiz artması gerekiyorsa artırılmalı derdim. Doğrusu da budur. Geçen ay ki artış doğruydu. Merkez Bankası faizleri 475 baz puan arttırarak yüzde 15’e çıkardı Buna paralel olarak, bankalardaki kredi faizi yüzde 20’lere çıktı. Bu ay 250-300 baz puan artış beklentisi devam ediyor. Eğer bu gerçekleşirse, bankaların sanayici, tüccar ve esnafa, hatta bireysel kredilere, yani vatandaşın direkt kullandığı kredilere uygulayacağı kredi faizi yüzde 22-24 bandına gelir. Peki hangi sanayici, hangi tüccar veya hangi esnaf zaten daralan iş hacmiyle bu kredi faizlerini ödeyebilir?” değerlendirmesinde bulundu. FAİZ ARTIŞININ ERTELENMESİ DOĞRU OLUR Merkez Bankası’nı zor bir sınavın beklediğini belirten Ayaydın, “Bir taraftan başını yukarı kaldıran dövizin yükselişini durdurmak için faiz silahına devam etmek veya tüm dünyada olduğu gibi bu dönemde makroekonomik göstergeleri bir tarafa bırakarak kredi faizlerin yükselmesini engellemek için faizi şimdilik bu noktada tutmak.” diyerek sözlerini şöyle noktaladı: TCMB’nin her faiz artış döneminde, piyasa koşulları neyi gerektiriyorsa o yönde bir artışı savunan biri olarak, bu zor dönemeçte faiz kıskacında boğulmak üzere olan sanayici, tüccar ve esnaf ile borç batağındaki vatandaşların borç yükünün artmaması için gerekli görülüyor ise de faiz artışını ertelemesinin doğru olacağı kanısındayım. Merkez Bankası’ndan faiz artış beklentisi olan tuzu kuru kesimler ile, üretim, maliyet ve kredi ile ilişkisi içinde olmayanlar elbette olacaktır. Bu kesimin faiz artış beklentilerini de yadırgamamak lazım. Ancak, olağan koşullarda. Oysa olağanüstü koşullarda olduğumuzu da unutmamalıyız. Tekrar ediyorum. Pandemi döneminde durma noktasına gelen ekonomiyi iflaslarla, kepenk kapamalarla daha da daraltmayalım, işsizler ordusuna yeni vagonlar eklemeyelim. Bu dönemde göstergelere fazla takılma lüksümüz yoktur. PEKİ NE YAPMALIYIZ? Faiz artışı yerine hemen kısa süre içinde ekonomi ve hukuk alanındaki yapısal adımların takvimlendirilmesi ve eyleme geçilmesi gerektiğini söyleyen Ayaydın, “Bu yapılırsa faiz artışından ümit edilenden daha fazla olumlu sonucu hep beraber görürüz. Enflasyonu düşürecek olan da, yabancı sermayeyi de çekecek olan asıl yöntem budur. Yabancı sermayenin gelmesi Türkiye ekonomisine güvenle olur, faizle değil. Güven iklimi ve kapsamlı, takvimlendirilmiş bir eylem planı ile hem yabancı yatırımcı hem de portföy akımlarını çekersiniz. İşte o zaman hem döviz kurunun aşağı çekildiğini, hem de ülkede üretimin, yatırımın arttığını görürsünüz.Faiz artışı gibi taktiksel adımlar yerine reformların hayata geçirilmesi gibi stratejik adımların atılması hiç olmadığı kadar acildir artık Türkiye ekonomisi için. Ayrıca bir faiz artışı Merkez Bankasını yeni bir faiz sarmalına da hapsedebilecektir. Piyasanın her istediğinde veya enflasyondaki her aylık yükselişte faiz artışının masaya gelmesi de hiç sağlıklı değil. Merkez Bankasının piyasa dostu yaklaşımı piyasaya teslimiyete dönüşmemelidir. Her toplantıda faiz artışını alabildiğini gören kesimlerin, döviz kurunu oynatarak Merkez Bankasını ve Türkiye ekonomisini esir almalarına izin verilemez.” dedi. Ferit SEÇKİN / İçerik Editörü ferit@sakinca.com @ferit_seckin (adsbygoogle = window.adsbygoogle || ).push({});
Merkez Bankası Para Politikaları Kurulunun bu ayki faiz kararı öncesinde Türkiye Bankalar Birliği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Aydın Ayaydın, pandemi sürecinde ekonomide yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Merkez Bankası’nın yeni başkanı Naci Ağbal hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Aydın Ayaydın, “Atama kararnamesinin mürekkebi dahi kurumayan Naci Ağbal ateşten gömlek bu koltuğun yeni sahibi. Naci Ağbal, Berat Albayrak’tan önceki Maliye Bakanı. Bürokratik hayatı Maliye Bakanlığı’nda geçti. Siyasete girmeden önceki son görevi, Maliye Bakanı Müsteşarıydı. TBMM Plan Bütçe Komisyonu Üyeliği’mden dolayı teşriki mesaimiz oldu. Kendisini iyi tanırım. Çalışkan, dürüst ve başarılı bir bürokrat olmasının yanında maliye politikasını iyi bilen biri. Ancak üstlendiği Merkez Bankası Başkanlığı maliye politikasından ziyade, para politikası bilgi ve becerisini gerektiren bir görev. Başarılı olmasını yürekten diliyorum” değerlendirmesinde bulundu.

“BU DÖNEM GÖSTERGELERE TAKILACAK DÖNEM DEĞİLDİR”

Ayaydın hayatın gerçeklerinin, ekonominin doğrularının önüne geçtiği bir pandemi döneminden geçildiğini belirterek, “Üretim, dolayısıyla ihracat düşüşü, cari açık, bütçe açığındaki artış, enflasyondaki yükseliş, kurdaki oynaklık, istihdamdaki daralma, işsizlik bir zincirin halkaları gibi birbirini izliyor.

Ancak bu göstergeleri düşünecek günlerde değiliz. Buna rağmen gerek bütçe dengesinde ve gerekse kamu borçluluğunda pek çok ülkeden iyi durumdayız. Evet bütçe açığı artıyor, ekonomide daralma var. Elbette olacak. Bu durum sadece ülkemize ait değil, tüm ülkeler benzer durumda. Firmaların ve de vatandaşların ekonomik olarak hayatta kalması dışında pek bir şeyin anlamı yok şu an.” dedi.

MAHALLEDE YANGIN VAR

“Bırakın evi, mahallede yangın var.” diyen Ayaydın, “Evin içi derli toplu olmasa da olur. Zaten bu krizi atlatabilirsek, küresel ekonomik koşullar ülkemiz için son derece elverişli olacaktır. Yeter ki bu günleri en az hasarla atlatalım. Vatandaşlarımızı mağdur etmeyelim. Birlik ve beraberlik duygumuzu geliştirelim.” değerlendirmesini yaptı.

HİZMET SEKTÖRÜ ZOR GÜNLER GEÇİRİYOR

Ayaydın’a göre pandemi, gerek ulusal ve gerekse küresel ölçekte ekonomide ağırlığı yüksek hizmet sektörünü öncelikli vuruyor.

“Ülkemizde de hizmet sektörünün milli gelir içindeki payı yüzde 61, istihdam içindeki payı ise yüzde 56 dolayındadır.” diyen Ayaydın, “Ülkemizde hizmet sektöründe 16 milyon kişi çalışmaktadır. Sosyal izolasyon nedeniyle bu sektör fiilen durmuş durumda. Bunun muhtemel sonucu kapanan iş yerleri ve işsiz kalacak çalışanlar olacaktır. 1.6 milyon kişinin çalıştığı varsayılan inşaat sektörü istihdam kaybının en fazla yaşanabileceği alan olacaktır.” ifadelerine yer verdi.

GÖZLER BANKALARDA BANKALARIN GÖZÜ DE MERKEZ BANKASI’NDA

Prof. Dr. Aydın Ayaydın tüm firmaların ve de vatandaşın gözü bankalardan alacağı ve de erteleyeceği banka kredilerinde olduğunu belirtirken, “Faiz yükü altında kıvranan Ekonomiyi ayakta tutalım. Sanayici, tüccar ve esnafı öldürmeyelim ki, üretim çarkı durmasın. Eğer sanayiciyi, tüccarı ve esnafı yaşatabilirsek, bugünler geçtiğinde, yeni fırsatlar doğabilir.” görüşünde.

TCMB FAİZ ARTIŞINI SÜRDÜRÜR MÜ?

Geçen ay yapılan artışın doğru olduğunu söyleyen Ayaydın, “Normal dönemlerde buna çok takılırdım. Ekonominin koşullarına göre, faiz artması gerekiyorsa artırılmalı derdim. Doğrusu da budur.

Geçen ay ki artış doğruydu. Merkez Bankası faizleri 475 baz puan arttırarak yüzde 15’e çıkardı Buna paralel olarak, bankalardaki kredi faizi yüzde 20’lere çıktı.

Bu ay 250-300 baz puan artış beklentisi devam ediyor. Eğer bu gerçekleşirse, bankaların sanayici, tüccar ve esnafa, hatta bireysel kredilere, yani vatandaşın direkt kullandığı kredilere uygulayacağı kredi faizi yüzde 22-24 bandına gelir. Peki hangi sanayici, hangi tüccar veya hangi esnaf zaten daralan iş hacmiyle bu kredi faizlerini ödeyebilir?” değerlendirmesinde bulundu.

FAİZ ARTIŞININ ERTELENMESİ DOĞRU OLUR

Merkez Bankası’nı zor bir sınavın beklediğini belirten Ayaydın, “Bir taraftan başını yukarı kaldıran dövizin yükselişini durdurmak için faiz silahına devam etmek veya tüm dünyada olduğu gibi bu dönemde makroekonomik göstergeleri bir tarafa bırakarak kredi faizlerin yükselmesini engellemek için faizi şimdilik bu noktada tutmak.” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:

TCMB’nin her faiz artış döneminde, piyasa koşulları neyi gerektiriyorsa o yönde bir artışı savunan biri olarak, bu zor dönemeçte faiz kıskacında boğulmak üzere olan sanayici, tüccar ve esnaf ile borç batağındaki vatandaşların borç yükünün artmaması için gerekli görülüyor ise de faiz artışını ertelemesinin doğru olacağı kanısındayım.

Merkez Bankası’ndan faiz artış beklentisi olan tuzu kuru kesimler ile, üretim, maliyet ve kredi ile ilişkisi içinde olmayanlar elbette olacaktır. Bu kesimin faiz artış beklentilerini de yadırgamamak lazım. Ancak, olağan koşullarda. Oysa olağanüstü koşullarda olduğumuzu da unutmamalıyız.

Tekrar ediyorum. Pandemi döneminde durma noktasına gelen ekonomiyi iflaslarla, kepenk kapamalarla daha da daraltmayalım, işsizler ordusuna yeni vagonlar eklemeyelim. Bu dönemde göstergelere fazla takılma lüksümüz yoktur.

PEKİ NE YAPMALIYIZ?

Faiz artışı yerine hemen kısa süre içinde ekonomi ve hukuk alanındaki yapısal adımların takvimlendirilmesi ve eyleme geçilmesi gerektiğini söyleyen Ayaydın, “Bu yapılırsa faiz artışından ümit edilenden daha fazla olumlu sonucu hep beraber görürüz.

Enflasyonu düşürecek olan da, yabancı sermayeyi de çekecek olan asıl yöntem budur. Yabancı sermayenin gelmesi Türkiye ekonomisine güvenle olur, faizle değil.

Güven iklimi ve kapsamlı, takvimlendirilmiş bir eylem planı ile hem yabancı yatırımcı hem de portföy akımlarını çekersiniz. İşte o zaman hem döviz kurunun aşağı çekildiğini, hem de ülkede üretimin, yatırımın arttığını görürsünüz.Faiz artışı gibi taktiksel adımlar yerine reformların hayata geçirilmesi gibi stratejik adımların atılması hiç olmadığı kadar acildir artık Türkiye ekonomisi için.

Ayrıca bir faiz artışı Merkez Bankasını yeni bir faiz sarmalına da hapsedebilecektir. Piyasanın her istediğinde veya enflasyondaki her aylık yükselişte faiz artışının masaya gelmesi de hiç sağlıklı değil. Merkez Bankasının piyasa dostu yaklaşımı piyasaya teslimiyete dönüşmemelidir.

Her toplantıda faiz artışını alabildiğini gören kesimlerin, döviz kurunu oynatarak Merkez Bankasını ve Türkiye ekonomisini esir almalarına izin verilemez.” dedi.

Ferit SEÇKİN / İçerik Editörü
ferit@sakinca.com
@ferit_seckin
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.