deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

CHP'li belediye başkanları İzmir'de su için toplandı

Güncel 22.03.2021 - 17:50, Güncelleme: 22.03.2021 - 17:50
 

CHP'li belediye başkanları İzmir'de su için toplandı

Türkiye nüfusunun yüzde 65’ini bünyelerinde barındıran kentleri yöneten CHP'li 22 belediye başkanı, 10 maddelik “Su Manifestosu”na imza attı.
TÜRKİYE'nin su gündemi, 10 büyükşehir belediyesinin CHP'li başkanlarının katılımıyla düzenlenen zirvede masaya yatırıldı. 2 gün sürecek olan zirvenin ilk gününde başkanlar, 'Su, kuraklık ve iklim değişikliği' başlıklı manifesto yayınladı. Manifestoda, Su Kanunu hazırlanıp, yürürlüğe koyulması istedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 22 -23 Mart tarihleri arasında, 'Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Zirveye Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak katıldı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ise toplantıya telekonferans yöntemiyle bağlandı.   'TÜRKİYE'NİN SUYUNU YAŞATMAK İÇİN İZMİR'E HOŞGELDİNİZ' İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 'Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi'nin açılış konuşmasında, son 60 yılda Marmara Denizi'nden daha büyük sulak alanın kurutulduğunu söyledi. Soyer, "Doğal karakterini koruyan nehir ekosistemi neredeyse hiç kalmadı. Yeraltı suları yüzlerce metre derinlere çekildi. Türkiye susuzluk ve kuraklık nedir bilmezdi, tarihinde ilk defa bu dönemde tanıştı. Her yıl 'bu sene suyumuz yetecek mi?' kaygısını taşımaya başladık. Bugün kuraklıkla tanışmamızın nedeni, suyumuzun yarım asrı aşkın süredir yanlış yönetilmesi. Eskimiş politikanın terk edilmesi gerekirdi. Eski politikanın açtığı fay hatlarını daha da derinleştiren kararlar çoğalıyor. Dünya, kuraklık ve susuzlukla pençeleşirken Türkiye'de sulak alanların korunması yönetmeliğinde değişiklik yapıldı. Ülkemizin sulak alanlarının yüzde 77'si tarımsal alanlarda kullanılıyor. Bilim, içme suyumuzu ve doğamızı koruyarak kuraklık ve yoksullukla mücadele etmenin yol haritasını çiziyor. Türkiye tarımı artık bereket değil kuraklık ve yoksulluk tohumları serpiyor. Güçlü bir tarım ekonomisini İzmir'de geliştirmeye başladık. Yeni ve çağdaş bir su politikası açıklayacağız. Türkiye'nin 22 belediye başkanının imzasını taşıyan bu ortak metin, dilerim ihtiyacımız olan cesaret, umut ve birlik ve beraberliği çoğaltsın. Türkiye'nin suyunu yaşatmak için İzmir'e hoş geldiniz" dedi. 'DOĞAYLA İNATLAŞMA PROBLEM YARATIYOR' İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, "Meselemiz çok önemli. Ülkemizin yüzde 65'ini temsil eden kişiler burada. Bu geçici bir mesele değil. Ülkemizde birçok problem var, ekonomiden eğitime, sağlığa, bunları her gün konuşabiliriz. Su meselesi bir anda çözülecek bir mesele değil. Su kaynaklarının tahrip edilmesine dönük hiçbir hamlede bulunmamalıyız. Bulunanlara da izin vermemeliyiz. Doğayla inatlaşma, doğaya karşı birtakım hamlelerde bulunma ciddi hasar ve problemler yaratıyor" diye konuştu. 'KAYBETMEDEN TEDBİR ALALIM' Susuzluğun geç keşfedildiğini söyleyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, "Şu an Ankara'da çok fazla hobi bahçesi var. Suyumuzun yüzde 70'ini yüzde 15'lik bir azınlık kullanıyor. Kademeli tarifeye geçilmeli. Belediye başkanları olarak burada suyu korumak adına bir manifesto hazırladık. Dünyaya bir çağrıda bulunacağız. Umarım kulak verilir ve bir an evvel tedbir alınır. Biz bir şeyi kaybettikten sonra tedbir alıyoruz, ilk defa kaybetmeden tedbir alan yönetimler var" şeklinde konuştu. 'GÜÇBİRLİĞİYLE HAREKET ETMELİYİZ' Toplantıya katılamayan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, gönderdiği videoda, şunları söyledi: "Susuzluk tehlikesine karşı şimdiden alacağımız önlemler hayati önem taşımakta. Belediye başkanları olarak tarihi bir sorumluluk alıyoruz. Sadece bugünün suyunu değil yarının suyunu da koruyarak, su yönetimi politikalarını hayata geçirmeliyiz. Bu doğrultuda birçok çalışmayı başlattık. Yeraltı su kaynaklarını, 122 su kaynağını koruma altına aldık. Bilinçsiz ve aşırı su tüketiminin önüne geçmek amacıyla içme suyu abonelerine kademeli tarife başlattık. Tarım arazilerinde kapalı devre sulama sistemine başladık ve yaygınlaştırıyoruz. Türkiye'de ilk defa kurak ve susuz koşullara dayanıklı çim fidesi üretimine başladık. Güç birliğiyle hareket etme konusunda hemfikiriz. Su gibi aziz olun." 'TARIMDA MODERN SİSTEME GEÇİLMELİ' Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ise "Doğal su kaynaklarımızı korumalıyız. Özellikle de yeraltı kaynaklarımızı çok ciddi bir şekilde maalesef vahşice kullanıyoruz. Kaçak açılan sondaj kuyularına acilen denetim yapılmalı. Tarımda modern sulama sistemlerine geçilmeli. Ürüne göre su sarfiyatı çok önemli. Planlama yapılmalı. Susuzluk bizi yönetmeden biz suyu yönetelim" ifadelerini kullandı.   'TÜRKİYE SU ZENGİNİ DEĞİL' Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, bilinenin aksine Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını iddia etti. Büyükerşen, "Suyumuzu dikkatli kullanmalıyız. Göller kuruyor, yeraltı suları çok büyük derinliklere kayıyor ya da yer değiştiriyor. Genellikle vatandaşlarımız, 'İstediğim zaman istediğim kadar suyu kullanım hakkına sahip olmalıyım' diye yöneticilerden hizmet bekliyor. Bu yanlış bir algı. Suyu parasını ödediği sürece istediği kadar kullanabilme algısını değiştirmek zorundayız" dedi. CHP'Lİ BAŞKANLARDAN MANİFESTO 2 günlük zirvenin ilk gününde CHP'li 22 belediye başkanının imzasıyla yayınlanan manifestoyu Başkan Tunç Soyer okudu. Manifetoda "Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Su olmazsa yaşam da olmaz. Türkiye'mizin çok büyük kısmı 'kurak iklim coğrafyası' olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su İşleri verilerine göre ülkemiz su kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok yüzde 10'u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir. Bizler Türkiye'nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün, Dünya Su Günü'nde İzmir'de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak, Türkiye için başka bir su politikası önermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır. İklim krizinin su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için, su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılması şarttır" denildi. Manifestoda 5 ilkesel değişiklik şöyle ifade edildi: "Birincisi, katılımcı bir su yönetim modeli oluşturmak. İkincisi, tüm su kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir. Üçüncü ilkesel değişiklik ise su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Dördüncü ilkesel değişiklikte, doğanın su döngüsünün korunması. 1960'lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Canlıların ihtiyacı olan suyun, ekolojik dengeyi ve su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama, yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir. Beşinci unsur ise tarımda, sanayide ve evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir." Bu doğrultuda 10 somut adımın acil olarak atılması gerektiğine dikkati çekilerek,  "Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir. Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su havzası planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir. Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su ve atık su master planlarına göre yapılmalı; kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır. İklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı; iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan İklim Değişikliği Kanunu Tasarısı üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Kuruyan göllerin, Salda Gölü, Burdur Gölü, Tuz Gölü, Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su döngüleri korunmalıdır. Su havzalarındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı, merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir. Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su israfı önlenmeli, tarımsal sulama en az yüzde 50 oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir. Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır” denildi. Melih Aytaç ORTARA / İçerik Editörü melih@sakinca.com
Türkiye nüfusunun yüzde 65’ini bünyelerinde barındıran kentleri yöneten CHP'li 22 belediye başkanı, 10 maddelik “Su Manifestosu”na imza attı.

TÜRKİYE'nin su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su gündemi, 10 büyükşehir belediyesinin CHP'li başkanlarının katılımıyla düzenlenen zirvede masaya yatırıldı. 2 gün sürecek olan zirvenin ilk gününde başkanlar, 'Su, kuraklık ve iklim değişikliği' başlıklı manifesto yayınladı. Manifestoda, Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su Kanunu hazırlanıp, yürürlüğe koyulması istedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 22 -23 Mart tarihleri arasında, 'Kentlerde Sürdürülebilir Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su Politikaları Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Zirveye Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak katıldı.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ise toplantıya telekonferans yöntemiyle bağlandı.  

'TÜRKİYE'NİN SUYUNU YAŞATMAK İÇİN İZMİR'E HOŞGELDİNİZ'

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 'Kentlerde Sürdürülebilir Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su Politikaları Zirvesi'nin açılış konuşmasında, son 60 yılda Marmara Denizi'nden daha büyük sulak alanın kurutulduğunu söyledi. Soyer, "Doğal karakterini koruyan nehir ekosistemi neredeyse hiç kalmadı. Yeraltı suları yüzlerce metre derinlere çekildi. Türkiye susuzluk ve kuraklık nedir bilmezdi, tarihinde ilk defa bu dönemde tanıştı. Her yıl 'bu sene suyumuz yetecek mi?' kaygısını taşımaya başladık. Bugün kuraklıkla tanışmamızın nedeni, suyumuzun yarım asrı aşkın süredir yanlış yönetilmesi. Eskimiş politikanın terk edilmesi gerekirdi. Eski politikanın açtığı fay hatlarını daha da derinleştiren kararlar çoğalıyor. Dünya, kuraklık ve susuzlukla pençeleşirken Türkiye'de sulak alanların korunması yönetmeliğinde değişiklik yapıldı. Ülkemizin sulak alanlarının yüzde 77'si tarımsal alanlarda kullanılıyor. Bilim, içme suyumuzu ve doğamızı koruyarak kuraklık ve yoksullukla mücadele etmenin yol haritasını çiziyor. Türkiye tarımı artık bereket değil kuraklık ve yoksulluk tohumları serpiyor. Güçlü bir tarım ekonomisini İzmir'de geliştirmeye başladık. Yeni ve çağdaş bir su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su politikası açıklayacağız. Türkiye'nin 22 belediye başkanının imzasını taşıyan bu ortak metin, dilerim ihtiyacımız olan cesaret, umut ve birlik ve beraberliği çoğaltsın. Türkiye'nin suyunu yaşatmak için İzmir'e hoş geldiniz" dedi.

'DOĞAYLA İNATLAŞMA PROBLEM YARATIYOR'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, "Meselemiz çok önemli. Ülkemizin yüzde 65'ini temsil eden kişiler burada. Bu geçici bir mesele değil. Ülkemizde birçok problem var, ekonomiden eğitime, sağlığa, bunları her gün konuşabiliriz. Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su meselesi bir anda çözülecek bir mesele değil. Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su kaynaklarının tahrip edilmesine dönük hiçbir hamlede bulunmamalıyız. Bulunanlara da izin vermemeliyiz. Doğayla inatlaşma, doğaya karşı birtakım hamlelerde bulunma ciddi hasar ve problemler yaratıyor" diye konuştu.

'KAYBETMEDEN TEDBİR ALALIM'

Susuzluğun geç keşfedildiğini söyleyen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, "Şu an Ankara'da çok fazla hobi bahçesi var. Suyumuzun yüzde 70'ini yüzde 15'lik bir azınlık kullanıyor. Kademeli tarifeye geçilmeli. Belediye başkanları olarak burada suyu korumak adına bir manifesto hazırladık. Dünyaya bir çağrıda bulunacağız. Umarım kulak verilir ve bir an evvel tedbir alınır. Biz bir şeyi kaybettikten sonra tedbir alıyoruz, ilk defa kaybetmeden tedbir alan yönetimler var" şeklinde konuştu.

'GÜÇBİRLİĞİYLE HAREKET ETMELİYİZ'

Toplantıya katılamayan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, gönderdiği videoda, şunları söyledi:

"Susuzluk tehlikesine karşı şimdiden alacağımız önlemler hayati önem taşımakta. Belediye başkanları olarak tarihi bir sorumluluk alıyoruz. Sadece bugünün suyunu değil yarının suyunu da koruyarak, su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su yönetimi politikalarını hayata geçirmeliyiz. Bu doğrultuda birçok çalışmayı başlattık. Yeraltı su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su kaynaklarını, 122 su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su kaynağını koruma altına aldık. Bilinçsiz ve aşırı su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su tüketiminin önüne geçmek amacıyla içme suyu abonelerine kademeli tarife başlattık. Tarım arazilerinde kapalı devre sulama sistemine başladık ve yaygınlaştırıyoruz. Türkiye'de ilk defa kurak ve susuz koşullara dayanıklı çim fidesi üretimine başladık. Güç birliğiyle hareket etme konusunda hemfikiriz. Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su gibi aziz olun."

'TARIMDA MODERN SİSTEME GEÇİLMELİ'

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ise "Doğal su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su kaynaklarımızı korumalıyız. Özellikle de yeraltı kaynaklarımızı çok ciddi bir şekilde maalesef vahşice kullanıyoruz. Kaçak açılan sondaj kuyularına acilen denetim yapılmalı. Tarımda modern sulama sistemlerine geçilmeli. Ürüne göre su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su sarfiyatı çok önemli. Planlama yapılmalı. Susuzluk bizi yönetmeden biz suyu yönetelim" ifadelerini kullandı.  

'TÜRKİYE SU " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> SU ZENGİNİ DEĞİL'

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, bilinenin aksine Türkiye'nin su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su zengini bir ülke olmadığını iddia etti. Büyükerşen, "Suyumuzu dikkatli kullanmalıyız. Göller kuruyor, yeraltı suları çok büyük derinliklere kayıyor ya da yer değiştiriyor. Genellikle vatandaşlarımız, 'İstediğim zaman istediğim kadar suyu kullanım hakkına sahip olmalıyım' diye yöneticilerden hizmet bekliyor. Bu yanlış bir algı. Suyu parasını ödediği sürece istediği kadar kullanabilme algısını değiştirmek zorundayız" dedi.

Resim

CHP'Lİ BAŞKANLARDAN MANİFESTO

2 günlük zirvenin ilk gününde CHP'li 22 belediye başkanının imzasıyla yayınlanan manifestoyu Başkan Tunç Soyer okudu. Manifetoda "Su hepimize ve her şeye aittir. Koşuyor ve konuşuyor olmamızda, düşüncelerimizde ve ürettiklerimizde, gülüşümüz ve gözyaşımızda, bugün burada buluşmamızda ve dünyayı değiştirmek için kararlı duruşumuzda suyun izi vardır. Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su olmazsa yaşam da olmaz. Türkiye'mizin çok büyük kısmı 'kurak iklim coğrafyası' olarak sınıflandırılmaktadır. İklim krizinin en ağır sonucu susuzluk tehlikesidir. 2019 Devlet Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su İşleri verilerine göre ülkemiz su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal sulamada kullanılmaktadır. En çok yüzde 10'u hanelerde, kalanı ise sanayide kullanılmaktadır. Bu veri kuraklıkla mücadelede temel eksenin, tarımsal sulama alanında olduğunu göstermektedir. Bizler Türkiye'nin 11 büyükşehir belediyesinin ve 11 il belediyesinin başkanları, bu vicdani ve bilimsel sorumluluktan hareketle bugün, Dünya Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su Günü'nde İzmir'de buluştuk. Amacımız, iklim krizinin ağırlaşan sonuçlarını da dikkate alarak, Türkiye için başka bir su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su politikası önermek ve bu topraklarda geleceğimizi, çocuklarımız ve doğamız için güvence altına almaktır. İklim krizinin su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltarak kuraklıkla mücadelede başarılı olabilmek için, su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su yönetiminde 5 ilkesel değişikliğin yapılması şarttır" denildi. Manifestoda 5 ilkesel değişiklik şöyle ifade edildi:

Resim

"Birincisi, katılımcı bir su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su yönetim modeli oluşturmak. İkincisi, tüm su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su kullanım alanlarında arzın değil talebin yönetilmesi. Plansız gelişen kullanım talepleri için sürekli daha fazla arz yaratma politikası yerine, başta tarımsal sulama ve sanayi olmak üzere düşük su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su kullanımıyla yüksek gelir elde edilen ekonomik modeller tasarlanmalı ve teşvik edilmelidir. Üçüncü ilkesel değişiklik ise su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su yatırımlarının havza ölçeğinde planlanması. Dördüncü ilkesel değişiklikte, doğanın su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su döngüsünün korunması. 1960'lardan bu yana suyun döngüsüne yapılan müdahaleler sonucunda birçok canlı türü tehlike altına girmiş; göller ve sulak alanlar kurumuş, nehir ekosistemleri zarar görmüştür. Canlıların ihtiyacı olan suyun, ekolojik dengeyi ve su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su döngüsünü bozacak biçimde kirletilmesine, azaltılmasına yol açan uygulama, yapılaşma ve madencilik gibi faaliyetlere izin verilmemelidir. Beşinci unsur ise tarımda, sanayide ve evlerde kullanılan atık suyun gerekli arıtma süreçlerinden geçtikten sonra farklı sektörler arasında transferi sağlanmalıdır. Şehir içinde ve tarım alanlarında yağmur hasadına yönelik yöntemler yaygınlaştırılmalı; su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su ihtiyacının yerinde temini, kullanımı ve dönüştürülmesine yönelik döngüsel çözümler teşvik edilmelidir."
Resim
Bu doğrultuda 10 somut adımın acil olarak atılması gerektiğine dikkati çekilerek, 

"Su yönetimiyle ilgili koordinasyonsuzluk ortadan kaldırılmalı, kurumlar arasındaki yetki ve sorumluluk karmaşasına son verilmelidir. Tüm paydaşların mutabakatı alınarak hazırlanan bir Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su Kanunu yürürlüğe konmalı, su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su havzası planlama ve uygulamalarında yerel yönetimler güçlü ve yetkili yapılar haline getirilmedir. Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su yatırımları havza ölçekli bütüncül planlarla uyumlu olarak su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su ve atık su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su master planlarına göre yapılmalı; kamu kaynakları ekonomik ve ekolojik fizibilitesi düşük yatırımlara aktarılmamalıdır. Yerel yönetimlerin çevresel altyapı projelerine yönelik kaynakları artırılmalıdır. İklim krizi ile etkin mücadele için imzalanan Paris İklim Anlaşması ivedilikle onaylanmalı; iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerin önlenmesi amacına yönelik hazırlanan İklim Değişikliği Kanunu Tasarısı üzerinde çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır. Kuruyan göllerin, Salda Gölü, Burdur Gölü, Tuz Gölü, Seyfe Gölü ve diğer sulak alanların tahribatı sonlandırılarak restore edilmeli ve doğal su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su döngüleri korunmalıdır. Su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Su havzalarındaki tüm noktasal ve yaygın kirlilik kaynakları kontrol altına alınmalı, merkezi ve yerel idarelerce etkin bir şekilde denetlenmelidir. Tarımda doğru ürün planlaması yapılarak ve tasarruflu sulama sistemlerine geçilerek su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su israfı önlenmeli, tarımsal sulama en az yüzde 50 oranında azaltılmalıdır. Bu amaçla, ekonomik değeri yüksek ve su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su talebi olmayan yerel tohum ve hayvan ırkları teşvik edilmelidir. Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, temel kamusal hak olarak kabul edilmeli, ekolojik ve toplumsal bir değer olarak tanımlanmalı, su " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> su hizmetlerinde kamu işletmeciliği esas alınmalıdır” denildi.

Melih Aytaç ORTARA / İçerik Editörü
melih@sakinca.com


Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.