deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal

Vefa Salman'dan görevden uzaklaştırma kararına ilişkin 47 sayfalık açıklama

Dünya 10.04.2021 - 15:59, Güncelleme: 10.04.2021 - 15:59
 

Vefa Salman'dan görevden uzaklaştırma kararına ilişkin 47 sayfalık açıklama

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İLLER İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YALOVA BELEDİYE BAŞKANI VEFA SALMAN HAKKINDA  GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA KARARINA GEREKÇE GÖSTERDİĞİ DAVA DOSYASINA İLİŞKİN İDDİALARA KARŞI AÇIKLAMALAR İşte o açıklamlar... I-GİRİŞ: Vefa SALMAN, 1 Haziran 2014 tarihinden görevden alındığı 27.02.2020 tarihine kadar Yalova Belediye Başkanı olarak başarıyla görevini yapmıştır. İki dönem üst üste Belediye Başkanı olarak görev yapması ve 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde gösterdiği başarının Yüksek Seçim Kurulu tarafından geçersiz kılınmasına rağmen tekrarlanan seçimi de kazanması başarısının en büyük kanıtlarındandır. Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN, şikayetçi olduğu Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/1986 sayılı numarasıyla başlatılan soruşturma nedeniyle 27.02.2020 tarihinde görevden uzaklaştırılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki belediye başkanı Vefa Salman hakkında zimmet suçlamasıyla değil, görevini ihmal sebebiyle zimmet suçuna sebep olmaktan dolayı soruşturma yürütülmüş ve dava açılmıştır. Vefa SALMAN, görevden uzaklaştırıldığı 27.02.2020 tarihine kadar, belediye hesaplarında incelemeleri sürdürülmesi, konuya ilişkin muhakkik tayin edilmesi gibi, zimmet eylemine konu tutarların ve sorumluların tespiti için gerekli tüm işlemleri eksiksiz yaptırtmıştır.  Zimmete konu eylemlerin, Vefa SALMAN`ın Belediye Başkanı seçildiği 01 Haziran 2014 tarihinde çok önce, şimdilik yapılan tespitlere göre 2010 yılında kurulan bir sistemle, aynı kişi ve aynı yöntemlerle işletildiği tespit edilmiştir. Ne var ki, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, 01 Haziran 2014 yılı öncesindeki eylemlerini soruşturma dosyasından ayırmış, sanki zimmet eylemi Vefa SALMAN döneminde yapılmış algısı yaratılarak Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 E.sayılı dosyasıyla dava açmıştır.  Bu soruşturma ve dava dosyası gerekçe yapılarak da Vefa SALMAN görevden uzaklaştırılmıştır. Vefa SALMAN tarafından soruşturma başlatılmasına ve görevden uzaklaştırılana kadar da soruşturmanın derinleştirilmesini sağlamasına rağmen görevden uzaklaştırılmasının sebebi siyasidir,  seçimle kazanılamayan belediye yönetimin hukuk yoluyla ele geçirilmesidir. Yalova Belediye Meclisi, 15 AKP, 3 MHP, 14 CHP`li meclis üyesinden oluşmaktadır. Başka bir deyişle, Belediye Meclisinde Cumhur İttifakının çoğunluğu bulunmaktadır.  Belediye Başkanı Vefa SALMAN’ın görevden alınmasıyla birlikte, belediye meclisinde yapılan oylama sonucunda Mustafa TUTUK isimli Adalet ve Kalkınma Partisi Belediye meclis üyesi, Belediye Başkan Vekili olarak seçilmiştir. II-YARGILANAN KİŞİLER: Yalova Belediyesi’nde meydana gelen ve şimdilik geriye yönelik yapılan incelemelerde 2010 yılında başlayan zimmete para geçirme olayının doğru anlaşılması için öncelikle davada yargılanan bazı kişileri tanıtılması gereklidir. 1-Vefa SALMAN: 30/03/2014, 01/06/2014 ve 31/03/2019 tarihlerinde yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde, Yalova Belediye Başkanı olarak seçilmiştir. Mali Hizmetler Müdürlüğünde uzun yıllardır kurulan ve işletilen sistem ile “Teminat Hesaplarından” zimmet eyleminin yapıldığını öğrendiğinde, eyleme konu tutar henüz 1.021.000.TL iken, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına 2020/1986 hazırlık numarasıyla suç duyurusunda bulunan, Belediyeye ait diğer hesaplarında incelenmesi talimatını vererek zimmete konu tutarın ve eylemlerin geçmişini ortaya çıkaran kimsedir.  Başka bir deyişle, zimmet eyleminin, 2009-2014 yılları arasında Yalova Belediye Başkanı olarak görev yapan Yakup Bilgin KOÇAL döneminde kurulan bir sistem üzerinden, şimdilik 2010 yılında başladığı açıkça tespit edilen zimmet suçunu ortaya çıkaran ve kendisin şikayetçi olduğu dosyada sanık olan ve halen belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırılan belediye başkanıdır. 2-Halit GÜLEÇ: 30/03/2014 ve 31/03/2019 tarihlerinde yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde, CHP belediye meclis üyesi seçilmiş ve tutuklandığı tarihe kadar başkan yardımcısıdır. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına 2020/1986 hazırlık numarasıyla suç duyurusunda bulunan kimsedir. Kendi şikayetçi olduğu dosyada tutuklu yargılanmaktadır. 3-Reşat ELGİN: 2000 yılında Yalova Belediyesi’nde işe başlamış ve 2013 yılında muhasebe biriminde Ödeme ve Harcama sorumlusu olarak atanmıştır. Resmi görevlendirme öncesinde de aynı görevi yaptığı, duruşmada dinlenen Mali Hizmetler çalışanı personelin beyanıyla da sabittir. Tutuklu yargılanmaktadır. 4-Bekir BİLGİ: Yalova’da yaşayan ve 2009 yılından beri Yalova Belediyesine müteahhitlik yapan kimsedir. Reşat Elgin ile kurduğu bağ ile dışarından insan temin ederek belediyeden bu kimselerin iban numaralarına paraların gönderilmesi için aracılık yapan ve paraları bankadan aracılarla birlikte çekip EFE Tur isimli yakınlarının yazıhanesinden Reşat Elgin’e paraların verilmesini sağlayan kimsedir. Tutuklu yargılanmaktadır. 5- Şenay Reyhan KAŞ: Yalova Belediyesinde, Muhasebe Müdürüdür. 35 yıllık Devlet Memurudur. 2000 yılında zimmet ve resmi evrakta sahtecilik suçlarını işleyen Reşat Elgin’i işe alan ve onun harcama yetkilisi olmasını sağlayan belediye çalışanıdır. 6-Yargılanan toplam 34 sanık bulunmaktadır. Sanıkların 14`ü Belediye Çalışanı(Mali hizmetler çalışanları ve şoförler), 20 kişi ise hesaplarına para yatırılan, zimmet eylemine aracılık eden sivil kişilerdir. III-VEFA SALMAN`IN SORUŞTURMA ÖNCESİ GİRİŞİMLERİ; Vefa SALMAN, 30 Mart 2014 tarihinde Yapılan Mahalli İdareler Seçimi Kazanmış, seçimin YSK tarafından iptal edilmesi üzerine, 01 Haziran 2014 tarihinde tekrarlanan seçimde de Belediye Başkanı seçilmiştir. 1 Haziran 2014 tarihinden görevden alındığı 27.02.2020 tarihine kadar Yalova Belediye Başkanı olarak başarıyla görevini yapmıştır. 01 Haziran 2014 tarihinde göreve başlamasından sonra, ilk işi Mahalli İdareler Müdürlüğünden, Yalova Belediyesi hesaplarının incelenmesi için Müfettiş gönderilmesini talep etmek olmuştur. Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN tarafından yapılan bu başvurular sonuçsuz kalmış, önceki döneme ilişkin inceleme yaptırılmamıştır. Yukarıda yer verilen yazılı taleplerin önemi şudur; Yalova Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğünde 2020 yılı Şubat ayında tespit edilebilen usulsüzlüklerin, 2010 yılında kurulan bir sistem üzerinden, aynı kişiler ve aynı yöntemlerle başladığı düşünüldüğünde, müfettiş incelemesi için yapılan ısrarlı taleplere karşılık verilmiş olsaydı, belki de bu eylemler daha önce anlaşılacak ve kamu zararının artması engellenecekti. III-İLLER İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YALOVA BELEDİYE BAŞKANI VEFA SALMAN HAKKINDA GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA KARARINA GEREKÇE GÖSTERDİĞİ DAVA DOSYASINA İLİŞKİN İDDİALARA KARŞI AÇIKLAMALAR: İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosya içerisinde; İddianame ve Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 Esas sayılı dosyasının 1. Celse duruşmasına ilişkin tutanaktan, aleyhe yorumlanacağı düşünülen kısımlar alıntılanmıştır. Hiçbir açıklamaya gerek kalmadan bu bilgiler bile suçun kimin tarafından ve nasıl işlendiğini göstermektedir. Yalova Belediyesi Mali İşler Müdürlüğünde görevli memurlar Gülşah GÜRKAL BEKTAŞ ve Burak UZUN isimli personeller tarafından tespit edilmiştir. Mali Hizmetler çalışanları Burak UZUN ve Gülşah GÜRKAL BEKTAŞ’ın 333 koduyla anılan kesin hesapların son rakamlarının küsurlu olması gerekirken bu hesapların son kısımlarının tam olması kendilerinin dikkatini çekmiş ve bu hesapları tesadüfen incelemeye almışlardır. Yaptıkları iki günlük incelemede bu hesap hareketlerinde anormallik olduğunu fark ederek durumu müdürleri Reyhan Şenay Kaş’a ve başkan yardımcısı Halit Güleç’e bildirmişlerdir. Yapılan incelemede bu hesaplardan sorumlu Reşat Elgin’in çelişkili açıklamaları ve son gün Reşat Elgin’in Gülşah’a “Bu işi başkan yardımcısı Halit Güleç’e söyleme sana 40 bin TL. vereyim her şeyi ben halledeceğim demesiyle sorunun ne olduğu anlaşılmıştır. Hesaplardaki tutarsızlık önce Belediye Başkan yardımcısı Halit GÜLEÇ’e bildirilmiş, başkan yardımcısı tarafından durum derhal Belediye Başkanı Vefa SALMAN’a iletilmiştir. Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN tarafından verilen talimat doğrultusunda, belediyenin tüm hesapları incelenmeye başlanmış, 2000 yılından beri Yalova Belediyesi’nde Mali Hizmetler Müdürlüğü’nde çalışan, Ödeme ve Harcama yetkilisi Reşat ELGİN’in usulsüz işlemlerle, yapılan ilk tespitlere göre 1.021.000.TL tutarında kamu kaynağını zimmetine geçirdiği görülmüştür. Bunun üzerine, önce 06/02/2020 tarihinde Emniyet Müdürlüğü`ne ve sonrada 07/02/2020 tarihinde Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına ilgili personel hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN, şikayetçi olduğu Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/1986 hz. sayılı numarasıyla başlatılan soruşturma nedeniyle 27.02.2020 tarihinde görevden uzaklaştırılmıştır. Vefa SALMAN, görevden uzaklaştırıldığı 27.02.2020 tarihine kadar, belediye hesaplarında incelemeleri sürdürülmesi, konuya ilişkin muhakkik tayin edilmesi gibi, zimmet eylemine konu tutarların ve sorumluların tespiti için gerekli tüm işlemleri eksiksiz yaptırtmıştır. Konunun incelenmesi ve araştırılması için; İçişleri Bakanlığından, Sayıştay Başkanlığından müfettiş talep edilmiş, Yalova Defterdarlığından Denetmen görevlendirmesi istenerek incelemeler sürdürülmüştür. Gelen müfettişler bir rapor hazırlayarak Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na yeniden 2020/3088 hazırlık numarasıyla Vefa Salman hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar ve Vefa Salman 27.02.2020 tarihinde görevinden bakanlık tarafından alınmıştır. Daha sonra bu soruşturma dosyası Vefa Salman’ın ilk suç duyurusunda bulunduğu dosya ile birleştirilerek haklarında Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/145 esas saylı dosyasıyla dava açılmıştır. Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN`ın, Yalova Belediyesi’ndeki usulsüzlükleri tek tek ortaya çıkarmasının akabinde, İller İdaresi Müdürlüğü’nün 27.02.2020 tarihli 3993 sayılı yazısı ile mülkiye müfettişleri tarafından inceleme yapılmış ve neticede; Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2020/1986 sayılı soruşturma dosyasıyla birleştirilen, Vefa SALMAN hakkında “zimmet” suçlamasında bulunulmuştur. Müfettişler tarafından raporun verilmesinden bir gün sonra Vefa SALMAN hakkında soruşturma yürütülüyor olması nedeniyle Anayasanın 127/4 maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığınca 27.02.2020 tarihli, 16140386-250-1763 sayılı yazı ile görevden uzaklaştırılmasına yönelik işlem tesis edilmiştir. Görevden uzaklaştırma kararı ile uzaklaştırma kararının uzatılmasına ilişkin alınan kararlar hukuka aykırı ve siyasidir. Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN`ın talimatı ile başlatılan incelemeler sonucunda, USULSÜZ İŞLEMLERLE YAPILAN ZİMMET EYLEMİNİN, AYNI KİŞİLER VE AYNI YÖNTEMLERLE 2010 (ŞİMDİLİK) YILINDAN BERİ YAPILDIĞI BELİRLENMİŞTİR. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, 01 Haziran 2014 yılı öncesindeki eylemleri soruşturma dosyasından ayırmış, 2019/4913 sayılı soruşturma dosyasına kaydetmiştir. Başsavcılığın yaptığı, hukuka aykırı bu vahim hata sonucunda, yolsuzluk eylemi sanki Vefa SALMAN döneminde olmuş algısı yaratılmıştır. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, 01 Haziran 2014 yılı öncesindeki eylemlerini soruşturma dosyasından ayırmış, sanki zimmet eylemi Vefa SALMAN döneminde yapılmış algısı yaratılarak Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 E.sayılı dosyasıyla dava açmıştır.  Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi, eski belediye başkanı Yakup KOÇAL hakkında yürütülen bu soruşturma dosyasının kendi mahkemelerinde birleştirilerek dava açılması yönünde ara karar vererek savcılığa talimatta bulunmuştur.         Sanık Reşat ELGİN`in kumar alışkanlığı olduğu sabittir. Bu durumu, kendi ifadesinde de kabul etmektedir. Bankamatik işlemleri ile çeşitli kişilerin hesaplarına yapılan ödemelerin de kumar ve oyunlarına veya bu oyunları organize eden kişilere yapıldığı ortaya çıkmıştır. Sanık Reşat ELGİN`in kumar siteleri ile yaptığı Whatsapp yazışmalarında, günlük çekim limitlerinin 50.000.TL üzerinde olduğu, kendi yazdığına göre sitelerinin sadece birinde 7.000.000.TL (Yedi milyon) kaybettiğini ifade etmektedir. Sanık Reşat ELGİN`in, KOM Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan 22/04/2020 tarihli Raporuna göre; sadece 11.12.2019 ile 07.02.2020 tarihleri arasında, kumar sitelerine yatırmış olduğu tutar 1.051.950.TL`dir. KOM Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan 04/06/2020 tarihli Ek Rapora göre de 787.370.TL kumar hesaplarına ödenmiştir. Reşat Elgin`in İş Bakası ATMlerinden kartsız işlemlerle kumar siteleri ile alakalı kişilerin hesaplarına yatırdığı 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı işlemleri toplamı ise 5.613.255.TL dir. Reşat Elgin`in değişik bankalarda bulunan kendisine ait banka hesaplarından kumar siteleri ile alakalı kişilerin hesaplarına yatırdığı toplam tutar da 186.296.TL`dir. ZİMMET EYLEMİNİN 2010 YILINDAN (ŞİMDİLİK BİLİNDİĞİ KADARIYLA) BAŞLAYARAK, YANİ VEFA SALMAN’IN SEÇİLMESİNDEN ÖNCEKİ DÖNEMDE OLUŞTURULAN BİR SİSTEM ÜZERİNDEN YAPILDIĞI NET OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR.  Ancak 01/06/2014 tarihinden önceki dönem hatalı olarak ana dosyadan tefrik edilmiş ve Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı`nın 2020/4913 S. sayılı dosyasına kaydedilmiştir. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 01 Haziran 2014, öncesi ve sonrası olarak konulan MİLAT ve buna göre de dosyaların tefrik edilmiş olması hukuken de hatalı ve açıkça siyasidir. 5237 sayılı TCK`nun 43.maddesinde “ZİNCİRMELE SUÇ” başlığı altında, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” şeklinde ifade edilen düzenleme, tüm dönemin birlikte değerlendirilmesini hukuken zorunlu kılmaktadır. Hukuki mecburiyet gereği, 01 Haziran 2014 öncesinde gerçekleştirilen eylemlere ilişkin soruşturma sayın Mahkemece bekletici mesele sayılacak ve dava açılması halinde de işbu dava dosyası ile birleştirilecektir. Çünkü; sanık Reşat ELGİN`in soruşturmaya ESAS/TEMEL alınan 28 Mayıs 2020 tarihli beyanlarına göre, 2014 yılı öncesinde yapılan usulsüz ödemelerin dönemin AK Partili Belediye Başkanı Yakup Bilgin KOÇAL tarafından, mali işler müdürü tutuklu sanık Şenay Reyhan KAŞ`a verilen talimatlar uyarınca yapıldığı ileri sürülmüştür.  Buna karşın Vefa Salman hakkında tedbiren görevden uzaklaştırılmasını ve bu kararının devamını gerektirecek herhangi bir delil bulunmaksızın görevden uzaklaştırılması yönünde işlem tesis edilmesi, hür iradeleriyle Vefa Salman’ı seçen vatandaşların iradelerini yok saymakta, hukuk devleti ve demokrasinin kelimeden öteye geçememesine neden olmaktadır. Bu haliyle İçişleri Bakanına tanınmış söz konusu yetki doğrultusunda tesis edilen işlemin hukuka uygun ve tarafsız şekilde verildiğinden bahsedebilmek mümkün değildir. Nitekim siyasal rekabet çerçevesinde, farklı siyasi düşüncelere sahip kişiler olması nedeniyle işlemin objektif bir şekilde gerçekleştirilmediği de açıktır. Vefa Salman tarafından ne usulsüzlük yapılmıştır ne yapılan usulsüzlüklere ilişkin bilgi sahibidir ne de kendisi veya bir başkası tarafından usulsüzlüklerin üstü örtülmeye çalışılmıştır. Kaldı ki kendisinin görevden uzaklaştırılmasının gerekçesi “İhaleye Fesat Karıştırmak” ve “Zimmet” suçlamalarına ilişkindir. Ancak, YALOVA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ 2020/3088 hz. Dosyasıyla hakkında yürütülen soruşturma neticesinde Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesine 2020/145 Esas sayılı dosyasıyla açılan davada bu iki suçlama da bulunmamaktadır. İddianamedeki suçlama Vefa SALMAN‘ın kontrol görevini yerine getirmemesinden dolayı diğer şüphelilerin “Zimmet” suçunu işledikleri ve bu sebeple Vefa SALMAN hakkında görevi ihmal suçlamasının olacağı belirtilmiştir. Yani görevden uzaklaştırma kararı gerekçelerinde yazan “İhaleye Fesat Karıştırma” ve “Zimmet” suçlaması iddianamede bulunmamaktadır. Buna rağmen görevden uzaklaştırılmasına karar verilmesi ölçüsüz şekilde işlem tesis edildiğini, söz konusu işlemin amacına ve konusuna aykırılık teşkil ettiğini göstermektedir. IV-YARGILAMA SIRASINDA İLERİ SÜRÜLEN DİĞER İDDİALAR: Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 E.sayılı dosyasıyla yürütülmekte olan yargılama dosyasıyla ilgisi bulunmayan, duruşma sırasında bazı sanıkların Vefa SALMAN hakkında ithamları da açıklama getirmek gerekmiştir.  1-Armağan Şahin IŞIKTUTAN isimli kişinin ithamları; Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN, emniyet müdürlüğünde ve savcılıkta verdiği ifadesi ile Mahkemede verdiği ifadesi arasında farklılık bulunmaktadır. Bu farklılığın nedenleri de duruşma sırasında irdelenmiş, açıklamalarına aşağıda yer verilmiştir. Yukarıda T.C. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/1986 sayılı soruşturma tutanağında, Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ilk sorgusu ve verdiği cevaplar görülmektedir. Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN, Mahkemede yaptığı savunmada ZİMMET suçlamasını kabul etmemiş, İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosyada yer alan başkaca iddiaları gündeme getirmiştir. Emniyet ve Savcılık ifadesinde hiçbir şey bilmediğini, hiçbir usulsüz işe tanık olmadığını söyleyen sanık Armağan, akabinde dosya ilerlerken bilmediği şeyleri bilir hale gelmiş, soyut beyanlar ile iftiralarda bulunmuştur. Her ne kadar, bu beyan ve iddiaların görevden uzaklaştırmaya gerekçe gösterilen dava dosyasının konusu değilse de, duruşma tutanağından alınan aşağıda yer verilen pasaj ithamların nedenini ortaya koymaktadır.             Yukarıda görüldüğü üzere savcılıktaki ifadesinde hiçbir bilgisi olmadığını söyleyen Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ilk suçlaması, hayırsever bir kadın olan Macide ALP’in 2014 yılında yaptığı bağış üzerinedir. 15.000 TL.’nin sanık Halit GÜLEÇ ve Vefa SALMAN tarafından iç edildiğini söylemektedir. Üstelik Vefa SALMAN’ın da konuyu örtbas ettiğini ileri sürmüştür. Tekrar ediyoruz; hiçbir şekilde somut bir delil sunmadan, beyanlarındaki çelişkilerin yarattığı şüpheyle verilmiş ifadeden daha öteye gitmemektedir.            İfadeleri bu yönde olmasına rağmen, yargı süreci içerisinde değişen tutumuyla Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ifadelerinden birisi şudur: Hiçbir bilgisi olmayan Sanık Armağan’ın bilgisizliği yok olur ve kanıtlanabilirliği olmayan bir beyan ile Vefa SALMAN’ın kendisine arabanın ışıklarının sönmesini bekledikten sonra para vermesinden bahseder ki, halihazırda olaya dair somut delil olmamakla birlikte, yukarıdaki verdiği ifade ile birebir ters düşmektedir. Üstelik o dönemdeki makam aracının Audi değil de Volvo olması, şoförün Öner TEKİNSAN değil de Mesut AR olması ve daha da ötesi MOBESE, belediye arşiv kayıtları ya da varsa başka kamera kayıtlarından görüleceği üzere o gece Vefa SALMAN’ın eşinin sol arka tarafta oturmasından kaynaklı Armağan’ın asla araca bahsettiği kapıdan binemeyecek olması gibi gerçeklerle birleşince, Armağan’ın mahkeme huzurunda yalan söylediği görülüyor.            Bir kez daha yukarıdaki ilk ifadeleri ile çatışan Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN,  devamında Özalp firmasının yetkililerinin ziyarete gelip gittiklerini söylemiş ve yetkililerin odadan her çıktığında Vefa SALMAN’ın odasının çöp kutusunda veya Halit GÜLEÇ’in sağ üst çekmecesinin içerisinde boş PTT kargo poşetleri olduğundan bahsediyor. Öncelikle bu poşetlerin sadece o günlerde olup olmadığını bilip bilmediği hususundan öte, bu kişilerin belediyede görevli insanlar olduğu ve PTT’den kargo alabilecekleri hususunun hayatın olağan akışı içerisinde olağan karşılanacağını belirtmeliyiz. Bununla birlikte, sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN bilmiyor mu ki, gerek Vefa SALMAN’ın çöp kutusunu karıştırması da, gerek Halit GÜLEÇ’in çekmecesini karıştırması da hukuka aykırılık teşkil etmektedir. İlginçtir ki, mahkeme bu detayı sormamıştır bile. Fakat bu kısmı es geçip bir kez daha bizi ilgilendiren kısma gelirsek, Vefa SALMAN ile ilgili somut bir delile hala rastlanamamakta ve Vefa SALMAN ile ilgili suçlamaların şüphelerden öteye gidemediğidir. 2- Sanık Bekir BİLGİ`nin isimli kişinin ithamları; Sanık Bekir BİLGİ, Halit GÜLEÇ tarafından 2019 seçimlerinden sonra seçimlerde kendilerine destek veren Süleymancılar İsimli bir vakfa çek ile ödeme yaptırıldığını, bu ödemeden Vefa SALMAN`ın haberinin olduğunu ileri sürmüştür. Vefa SALMAN’ın haberi olup olmadığına dair beyanlar dışında hiçbir somut delil olmadığı ortada iken, savcılık ve Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi tüm süreci Vefa SALMAN’ın haberi olmadan kuş uçamayacağına dair, sadece kendi siyasi saiklerine hizmet edecek bir yorumlama, İçişleri Bakanlığı’nın gönderdiği dosyada da mevcuttur. Kaldı ki, dosyanın sadece soruşturma ve kovuşturma aşamalarında Vefa SALMAN’ın aleyhine olan kısımları içermekten başka bir şey içermediğine ve bu içeriğin de şüpheli durumları asla ortadan kaldırmadığına, bir vatandaşın masumiyet karinesine saldırı niteliğinde olduğuna bir kez daha değinilmelidir. Sanık Bekir BİLGİ, vakfa yapılan ödemeden Vefa SALMAN’ın haberi olduğunu ama diğer ZİMMETE konu ödemelerle ilgili haberi olup olmadığını bilmediğini söylüyor. Sonrasında ise spekülatif bir cevapla Vefa SALMAN’ın bu ödemelerden haberdar olmamasının mümkün olmadığını söylüyor. İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosyaya özellikle eklenen her iki sanığın beyanları, dava dosyasıyla ilgili olmayan konularda yönlendirilmiş, soyut, gerçek dışı kurgulardır. Kaldı ki, bu ithamlar görevden uzaklaştırma kararının konu değildir, uzaklaştırma kararı verildiği sırada böyle bir ithamda yoktur. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü, zimmet suçlaması ile haksız ve hukuka aykırı olarak verdiği uzaklaştırma kararına, kılıf bulma çabasındadır. V-SONUÇ: Açıkça ifade edilmelidir; Reşat ELGİN tarafından işlenen zimmet suçunun başlangıcı, belediye tarafından yapılan incelemede ve savcılığa verilen belgelerden de anlaşılacağı üzere, ŞİMDİLİK 2010 yılıdır. Bu tarihte ne Vefa SALMAN ne de tutuklu başkan yardımcısı Halit GÜLEÇ belediyede görevde değillerdir. Zaten bahsettiğimiz gibi savcılık soruşturmayı 2014 öncesi ve sonrası olarak ayırmıştır. Eşitlik ilkesi gereği soruşturma da önceki ve sonraki başkanlar açısından aynı şartlarda yürütülmesi gerekirken, yargının tek yönlü işlemleri, bir kişinin eylemlerini yargılamaya yönelik değil de, kişinin masumiyetini lekelemeye ve seçilmiş bir belediye başkanını görevden almak için fırsat yaratmaya çalışıldığının göstergesi niteliğindedir. 1. 5018 Sayılı yasanın 17. Maddesinde; “üst yöneticiler sorumlulukları altındaki kaynakları etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan kayıp ve kötüye kullanılmasının önlenmesinde mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesinden sorumludurlar”. Vefa SALMAN hakkında suçlamanın temelini oluşturan bu madde, kişinin cezai sorumluluğunu değil, kişinin görevinden kaynaklı bir sorumluluğunu açıklayan bir kanun maddesi olarak karşımıza çıkmakta ise de, savcılık ve mahkeme, tüm soruşturma ve kovuşturma sürecini bu maddeye dayandırmış, ellerinde hiçbir somut delil olmaksızın da Vefa SALMAN’ın kasten bu sorumluluğunu göz ardı ettiği ve bu sayede de zimmet suçundan sorumlu olduğu çıkarımıyla hareket edilerek, tüm süreç içerisinde masumiyet karinesi defalarca çiğnenmiştir. Üst yöneticiler kavramı ile geniş bir skaladan bahsedildiği, sadece belediye başkanının kastedilmediği kanun maddesinden açıkça çıkarılabiliyor. Oysa gerek İçişleri Bakanlığı, gerek savcılık ve gerekse de mahkeme, tüm bu süreç içerisinde, sadece Vefa SALMAN`ı hedef gösterebilmek için kanun maddesinin anlamını daraltmış, bu daraltılmış anlam da gerekçe gösterilerek, masumiyet karinesi çiğnenmiş ve siyasi saiklerle hukukun kirlenmesi göz ardı edilerek Vefa SALMAN görevinden alınmıştır. Üst düzey yönetici üzerinden hareket edilecek ise, bu ülkenin en üst düzey yöneticisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’dır. Tüm süreç içerisinde fazlasıyla kendini gösteren dümdüz bir mantıkla hareket edersek, partili bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilen yeni rejimin en üst yetkilisi olan şahıs, ki tam olarak 2014 yılında başbakan iken böyle bir söylemde bulunmuştur, bugün en üst düzey yönetici olarak, tam anlamıyla tüm yolsuzluklardan, zimmetlerden sorumlu tutulup, yargı organlarınca yargılanması gerekirdi. Üstelik Vefa SALMAN’ın yargı süreci içerisinde dahi, hala belediyelerin de üstünde olan cumhurbaşkanlığı makamındaki Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da adı geçmeli ve onun da aynı şekilde kasten zimmete göz yumduğu söylenmeliydi. Peki ne oldu? Yargılama sürecinin en büyük çıkış noktası olan ve seçilmiş belediye başkanı olan Vefa SALMAN’ın yargılanması ile birlikte görevden alınmasına sebep olan bu maddenin kullanıldığı düz mantık, sadece Vefa SALMAN’a kadar uzanmış, sanki başka üst düzey yönetici yokmuşçasına da düz mantık durmuştur. Bunun çıkış noktası ise Vefa SALMAN’ın işlemlerden haberinin olduğudur. İşte burada şu soru ortaya çıkmaktadır: ÇIKIŞ NOKTASI NEDEN SADECE VEFA SALMANA KADAR UZATILMIŞ, NEDEN VEFA SALMAN’IN SUÇLANMASI İÇİN BU KADAR “İNCE” HAREKETLER İZLENMİŞTİR? 2. Somut delillerin her şekilde hedef gösterdiği ve suçun temel halini gerçekleştiren eylemlerin sahibi asıl sanıklardan Reşat ELGİN’in Yalova Belediyesi ile iş ilişkisi Vefa SALMAN döneminden çok daha önce başlamış olup,  ifadelerdeki şüpheli durumlar göz ardı edilerek, bu beyanlar daha çok Vefa SALMAN’a ve diğer kişilere suç isnat etme amacı ile kullanılmıştır. Belirtildiği üzere, sanık Reşat ELGİN’in bu yargıya konu eylemlere başlama tarihi şimdilik bilindiği kadarıyla 2010-2014 arasına tekabül etmekte ve o dönemde de Vefa SALMAN daha görevde bile değildir. Bir önceki başkan ve ekibinin hangi saiklerle bu eylemlere göz yumduğu bilinmese de, şu bir gerçektir ki, Vefa SALMAN bir belediye kurumu devralmıştır. Bu kurumun çalışanları ile iş yapmaya devam etmiştir. İşte Reşat ELGİN de bu kişilerden birisidir. Reşat ELGİN’in eylemleri esnasında birçok kişinin ismini vermiş olması, o kişileri suçlu yapmaz. Nihayetinde parti üstü bir durum olarak, kişilerin işlerini görürken isimler kullanması ülke genelinde olağan akış içerisinde fazlasıyla karşılaşılan bir durumdur. Ceza yazılmak üzereyken “Ankara’daki dayım” tamlamasının yerleştiği bir toplumda, Reşat ELGİN’in işlerini görürken “Vefa Başkanın başıma açtığı işler, o ödemeleri yapıyorum” diyerek insanları kandırması mıdır daha olası olan, yoksa kendisini fark eder etmez şikayette bulunan ve bu zimmet suçunun ortaya çıkması için elinden geleni ardına koymayan Vefa SALMAN’ın gerçekten Reşat ELGİN’in başına iş açıp ödeme yaptırması mıdır olası olan?             Bu sorunun cevabı bilinmemekte ise de, bu cevapsızlık ortada bir şüphe yaratır. Yargı organlarına, özellikle savcı ve mahkemeye “ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR” ilkesini hatırlatma gerekliliği dahi, şu anki hukuki durumun sakatlığına işaret etmektedir.             3. Sanık Reşat ELGİN ve sanık Bekir BİLGİ’nin ifadelerinde, tüm bu zimmet suçunu işlerken resmi belgede sahtecilik suçları ile birlikte yetkili makamları dolandırdıkları, bu dolandırılan kişilerden birisinin de Belediye Başkan Yardımcısı Halit GÜLEÇ olduğu anlaşılmaktadır. Beyanlardan hareketle Halit GÜLEÇ’in onayı olmadan hiçbir ödeme yapılmadığı söylenmekle birlikte, suçların kanuni unsurlarını gerçekleştirdiklerine dair somut delillerin olduğu kişilerin, bu suçları işlerken de resmi belgede sahtecilik suçunu işliyor olmaları, kişilerin rızalarını sakatlama saiklerini işaret etmektedir. Belgeyi hazırlayan da, belgeyi kullanan da bu kişiler iken, bu belgelerin hazırlanmasında hiçbir katkıları olmayan Vefa SALMAN ve Halit GÜLEÇ’in (ZİMMETE GEÇİRİLEN PARALARLA İLGİLİ TEK BİR SOMUT DELİL OLMAMASINA RAĞMEN SUÇLU ADDEDİLİYOR) suça ortak edilmesi, tüm delillerin de buna yönelik yorumlanması, bir kez daha kişilerin masumiyet karinelerinin hiçe sayıldığı ve yargılamanın adil olmadığı kanısına varmamızı sağlayan göstergelerden bir diğeridir. 4.  Mülkiye müfettişleri tarafından 26.02.2020 tarihli raporda, somut bir delile dayanmaksızın, sadece varsayım üzerine bir suç duyurusu hazırlanıyor. Çalışanlarıyla ile kaç yıldır çalıştığı üzerinden spekülatif bir şekilde şu ibarelere yer veriliyor bir kez daha: “…birlikte çalıştıkları 6 yıllık süre göz önüne alındığında, Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN’ın bu hususları bilmemesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağı, yapılan ödemelerden Vefa SALMAN’ın haberinin olmaması gibi bir durumun söz konusu olmayacağı” Şeklinde bir ifade yer alıyor. Sanırım maliye müfettişlerinin kaçırdığı bir nokta var ki, resmi belgede sahtecilik suçu ile işlenen bir zimmet suçu var ortada. Bu belgeyi hazırlayanlar, bu belgeyi kullananlar ile bu belge sonucu mağduriyet yaşayanlar arasındaki bağı ortaya çıkarmak yargının görevidir. Yargı bu bağı araştırırken, hem lehe hem de aleyhe olan durumları da ortaya koymalıdır. Savcılık makamının görevi budur. Dolayısıyla aralarındaki bağın araştırılmış olması hukukun gerekliliğidir. Fakat, 6 yıl çalıştılar diyerek süre ile bağ oluşturma girişimi ve zaten resmi belgede sahtecilik suçu işlenirken bu belgelerin doğru olduğunu düşünerek hareket etmiş insanları bu bağ üzerinden suça ilişkilendirmeye çalışmak hukukun ya da savcının görevi değildir. Bağ araştırılır, bağ oluşturulmaya çalışılmaz. Oysa burada durum değişmiş, bir kez daha deliller Vefa SALMAN’ı hedef gösterecek şekilde yorumlanmıştır. Masumiyet karinesine aykırı olduğu gibi, savcılık makamının da görevinin gerekliliğini layığıyla yerine getirmediği görülmektedir. 5. Vefa SALMAN’ın Cumhuriyet Başsavcılığındaki savunmasından da görüleceği üzere, Vefa SALMAN, suçun ortaya çıkması için elinden geleni yapmıştır. 04.02.2020 tarihinde, izinli olduğu sırada belediye başkan yardımcısı olan Halit GÜLEÇ ve belediye meclis üyesinin evine gelmesi ile olaydan haberdar olan Vefa SALMAN’ın savunmasından da anlaşılacağı üzere, ilk olarak 1.5 milyon TL’lik bir usulsüz ödeme olduğunu görüp, anında gerekli işlemleri yaptığını ve suçun ortaya çıkması için elinden geleni yaptığını beyan ediyor. Bu kısım özellikle önemli, çünkü gerek soruşturma ve gerekse de kovuşturma aşamasında, Vefa SALMAN’ın usulsüzlüğü ortaya çıkarmak için çabalarını görmezden gelip, direkt suçla ilişkilendirmeye çalışmak için hareket etmiş olmaları hukuki olarak kabul edilebilir değildir. 6. “Toplanan Delillerin Değerlendirilmesi” başlıklı kısımda açıkça görülen, tüm şüphelerin Vefa SALMAN aleyhine yorumlandığı görülmekle birlikte, bu tutumun hukuk ilkelerinin ihlali olduğu ve dolayısıyla yargının bağımsızlığına gölge düşürdüğü görülmektedir. Toplanan deliller aşamasında bir kez daha 5018 sayılı yasanın 15. Maddesi üzerinden Vefa SALMAN’ın sorumluluğu ortaya konulmuş ve bu sorumluluğu da bile isteye, yani kasten yerine getirmediğini ortaya koymak için, o dönemde şüpheli sıfatı taşıyan ve somut delillerin işaret ettiği Reşat ELGİN’in ifadeleri doğrultusunda hareket edildiği görülmektedir. Oysa ki, Reşat ELGİN’in ilk ifadesinde de ortaya çıkmaktadır ki, sanık Reşat ELGİN, Vefa SALMAN’ın suça karışıp karışmadığına dair bilgisi bulunmamaktadır. Spekülatif cevaplardan öteye gitmeyen ve şüpheye mahal veren beyanları, toplanan delillerin değerlendirilmesi kısmında da direkt Vefa SALMAN’ın aleyhinde kullanıldığı görülmektedir. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var: ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR. Biz hukukçular açısından hukukun terazisinin sağlıklı tartılması için ortaya koyduğumuz ilkelerin bu derece hiçe sayılması, hali hazırda ülke genelinde hukuka olan güvenin iyice yerle bir edildiği ve tarafsız yargının iyice yok olduğu bu günlerde hukuka vurulan bir başka darbedir. Devamında bir kez daha 5018 sayılı yasaya gönderme yapılarak, sorumluluğunu yerine getirmediği üzerinden değil, sorumluluğunu kasten yerine getirmeyerek zimmet suçunun işlenmesine göz yumduğu üzerinden yapılan değerlendirmede, ortada resmi belgede sahtecilik suçu işlenmemiş gibi, sadece zimmet suçu üzerinden Vefa SALMAN suçlanmıştır. Oysa ki değindiğimiz üzere, ORTADA RESMİ BELGE NİTELİĞİ TAŞIDIĞI DÜŞÜNÜLEN BELGELER VE BU BELGELERE GÖRE YAPILMIŞ ÖDEMELER bulunmaktadır. Bu belgeler üzerinden ödeme yapmış olan kişileri suçlamak, dolandırıcılık suçunda rızası sakatlanarak ödeme yapmış birisine “Senin mülkiyetindeki paranın sorumluluğu sende. Dolayısıyla o parayı vermemek, dolandırıcıyı araştırmak senin görevindi ve sen yerine getirmedin. Sen de suçlusun.” demekle eş değerdir ki, bunun isabetli olup olmayacağını sorgulamak bile hukuki açıdan abesle iştigaldir. Tekrar ediyoruz, zimmet suçunun işlenmesi için kullanılan resmi belge niteliğinde sahte belgeler olduğu görülmektedir ve bu belgelerin resmi olduğu düşünülerek yapılmış ödemeler bulunmaktadır. Yapay bağlar ile kişileri bu suçlara bağlamak hukukun görevi değildir. CMK’nın amacı, maddi gerçeğe ulaşmak ve eylemleri o gerçeğe göre değerlendirmektir. Kişileri suçlu addetmek masumiyet karinesinin çiğnenmesi anlamına gelmekle birlikte, kişileri suçlu yapmak da CMK’nın amacı değildir. Hele hele yargının tüm imkanlarını kullanarak bunu yapmak ise, açıkça hukuka aykırıdır, suçtur.   7. Whatsapp Konuşmaları Açısından Değerlendirme İçişleri Bakanlığından gelen dosyanın soruşturma ve kovuşturma kapsamında zaten ulaşılabilir belgeler olduğu gözetilince, ortaya yeni bir şey koymadığı görülmekte. Aslında yeni bir cevabı hak etmeyen bu dosyanın ilgili olduğu kişi, Vefa SALMAN’dır. Dosyaya konulmuş olan whatsapp konuşmalarında bir kez bile Vefa SALMAN’ın geçmemesi ise, bir kez daha Vefa SALMAN’a uygulanan hukuki tetikçiliği ortaya koymaktadır. 8. Tüm somut delillerin bizzat işaret ettiği, zimmete geçirilmiş ödemeleri bizzat kullanan şahıs olan sanık Reşat ELGİN’in, hiçbir somut delil olmadan gösterdiği kişilerin suçlu gibi gösterilmesi bir kez daha dosyaya konulmuş olan 02-03-04-05/09/2020 Tarihli Duruşma Segbis Çözüm Tutanağı olarak paylaşılmış kısma konu edilmiş olup, hala somut hiçbir delil teşkil etmemektedir.            Sanık Reşat ELGİN’in sürekli olarak işaret ettiği ama soyuttan öteye geçemeyen beyanlarına baktığımızda, Halit GÜLEÇ’i suçladığı ve her defasında da kesinlik ve delil belirtemeden Vefa SALMAN’ı işaret ettiği görülmektedir. Mahkemenin bile dikkatlice incelemesi ve somut delil araması gereken bu şüpheli durumun, karşı beyanlar olmadan, direkt somut delilmiş gibi dosyaya konulup, o şekilde sunulmuş olması bir kez daha masumiyet karinesinin nasıl hiçe sayıldığını göstermektedir.             Süleymancılar ile ilgili beyanlar konusunda bir kez daha belirtmekte fayda görmekteyiz: MÜVEKKİL VEFA SALMAN’A KARŞI SOMUT DELİLLERİN YOKLUĞU, ALEYHE OLAN BEYANLARIN DA SOMUT DELİLLERİN İŞARET ETTİĞİ SANIKLARDAN GELİYOR OLMASI ORTADA ŞÜPHENİN VARLIĞINA YOL AÇAR. Bunla beraber bir kez daha, altını çizerek ve kalın bir şekilde belirtmeliyiz: “ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR.”             Yararlanmamış, yararlandırılmamış, yararlanılmasına müsaade dahi edilmemiştir.             9. Demokratik yollarla ve halkın iradesi ile seçilmiş, tüm varlığını, emeğini, yıllarını adadığı Yalova’nın belediye başkanlığı görevini üstlendiği günden beri de gece gündüz demeden Yalova halkının kendisine yüklediği görevi layığıyla ifa etmek için çalışmış olan Vefa SALMAN’ın mahkemedeki sorgusu, aslında durumu oldukça özetler niteliktedir. Halit GÜLEÇ'in ifadelerine de yer vermişler dosyada:             Sanık Vefa SALMAN müdafii Av. Deniz BAYKAL'ın ifadelerine de yer verilmiştir dosyada: 2010-2014 yılları arası Vefa SALMAN belediye başkanı değildir. Yolsuzluklar şimdilik bilindiği kadarıyla bu dönemde başlamıştır. O dönemin belediye başkanı olan kişinin yargılaması ile Vefa SALMAN’ın yargılanması arasında fark vardır. Vefa SALMAN, durumdan haberdar olduğu anda suç duyurusunda bulunmuş, gerekli tüm mercilere başvurarak, gerekli incelemelerin başlatılması için elinden geleni ardına koymamıştır. Vefa SALMAN’ın tüm amacı, kendisine emanet edilmiş olan bir belediye ve o belediyenin kamusal varlıklarını yönetme görevini layığıyla ifa etmektir. Yalova halkının güvenini, sevgisini ve oyunu tüm içtenliği, samimiyeti ve Yalova’ya verdiği hizmetleri ile kazanmış, şanlı bir göreve gelmiştir. Yolsuzluğun kendisine intikal ettiği ilk andan itibaren de boşa giden kamusal varlıkların tüm sorumluluğuyla birlikte elinden geleni ardına koymamış ve gerçek açığa çıkarılsın diye tüm kaynaklarını da ortaya koymuştur. Yargı süreci boyunca da, elinden gelen her şeyi ortaya koymuştur.             10. PEKİ NE OLDU? Vefa SALMAN'ın zamanından önce, kendisinin haberi olmadığı bir dönemden başlayan bir zincirleme suç işlendiğine dair deliller ortaya çıktı. Yalova Belediyesi'nin Yalova halkı tarafından hür iradeleriyle, güvenleriyle, bireysel egemenlik hakları ile demokratik yollarla seçtikleri Belediye Başkanı Vefa SALMAN'a deliller iletildi. Vefa SALMAN, kendisinden beklenildiği gibi harekete geçip, ilgili araştırmayı başlatmış, suçun ortaya çıkarılması için elinden gerekeni yapmıştır. Yargı süreci başlamış ve birçok kişinin ifadesi sorgulama aşamasında alınmış ve sonucunda görülenler şunlardır. Değişen ifadeler Soyut ifadeler Soyut deliller Parayı alan ve bundan menfaat sağlayan Sanık Reşat ELGİN’in tüm somut deliller tarafından işaret edilmesine rağmen sırf “etkin pişmanlık” adı altında verdiği ifadeler dayanaktan yoksun ve iftiradan öteye geçmeyecek nispette beyanlar Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın sorgulama sürecindeki ifadeleri ile kovuşturma sürecindeki ifadelerindeki tutarsızlıkla birlikte verdiği ifadelerin hukuki dayanaklardan yoksunluğu ve soyuttan öteye gidemeyen beyanlar Tüm dava kapsamında Vefa SALMAN’a yönelik suçlamalarının hepsinin asılsız ve dayanaksızlığı Bunların hepsi göz ardı edilmiş; kamunun kendisine yüklediği görevi yapmaktan öteye gitmemiş ve ortadaki suçtan asla menfaat sağlamamış, birilerinin sağlamasını da engellemek için her şeyini ortaya koymuş Sanık Vefa SALMAN’ın bu tutumu ise, kendisinin İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmasına sebep olmuştur. Belli ki İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü hazırladığı ve genel olarak kişileri suçlamaya yönelik bu dosya sadece soyut kavramlara dayalı, somutlaştırılamayan ve yargı sürecinden öteye gidemeyerek yetersizliğini ve hangi amaçla kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bu durumun yanlışlığı o kadar aşikar ki; İller İdaresi Genel Müdürlüğü’ne en temel hukuk prensiplerinden birisini hatırlatmak ve açıklamak hukukçuların görevidir: MASUMİYET KARİNESİ Suç kesinleşmeden kimsenin “hükümlü” sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden temel hukuk doktrinidir masumiyet karinesi. İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınmış bir ilke olarak karşımıza çıkan masumiyet karinesi şudur: Karineye göre, bir kimsenin masum olduğunu ispatlamaya gerek yoktur. Kişinin suçluluğunun kanıtlanmamış olması yeterlidir. Bunun için de iddia edilen suçların kanıtlanmış olması gereklidir. Ancak bu şekilde masumluktan çıkan kişi hükümlü olarak lanse edilebilir. Bunlarla birlikte, bir kimsenin lekelenmeme hakkı için de kimse basına suçlu olarak lanse edilmemeli, kişinin suçluluğu kabulüyle birlikte yargı süreci işletilmemelidir. Yine taraf olduğumuz İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa tarafından korunan “Adil Yargılanma Hakkı” ile birlikte kişilerin masumiyet karineleri de güvence altına alınmıştır. Vefa SALMAN’ın yargı sürecinde gözler önüne serilmektedir ki, Vefa SALMAN’ın aleyhine olan delillerin yokluğu, sanık/şüpheli beyanlarının şüpheli kaynaktan öteye gidemediği, “BİLMEMESİNİN İMKANI YOK” gibi varsayımlara dayalı cümlelerin esasa beyan alındığı bir süreç gerçekleşmiştir. Öncelikle belirtmekte yarar görüyoruz, CMK’nın amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır; kişileri suçlamak değildir. Yargı sürecine baktığımızda, Vefa SALMAN’ın hukuki tüm gereklilikleri yerine getirdiği, acilen olayı yargıya intikal ettiği görülmüştür. Bir kişi, neden kasten göz yumduğu suçu ortaya çıkarır? Üstelik aynı insanın, bu zimmete geçen paralardan asla yararlandığına dair bir delil bile bulunmazken, aynı kişi neden kendisinden önce süregelen ve “resmi belgede sahtecilik” suçuyla işlenen ve 2010-2014 zaman aralığına, yani kendisinden önceye dayalı bir suça neden uzun süre kasten göz yumuyor da, sonradan ortaya çıkmasına sebep oluyor? Somut delillerin işaret ettiği kişilerin somut delillerden yoksun bir şekilde verdiği ifadelerin Vefa SALMAN’ın açıklamaları ile çatıştığı noktada kimin açıklamaları öncelik arz eder? Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ilk ifadeleri ile sonraki ifadeleri arasındaki bu derin uçurumun sebebi nedir? Güvenilirliğine gölge düşürmez mi? Şüpheli durum oluşmaz mı? Bu şekilde devam edebilecek birçok şüpheli durum içerisindeki bir davada, bir kez daha adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesinin çiğnendiğini şu noktada görüyoruz:                                                     Şüpheden sanık yararlanır. Latince “in dubio pro reo” diye de ifade edilen bu ilke uyarınca, kişinin suçluluğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatı ile mümkündür. Çünkü kişilerin masumiyet karinelerinden kaynaklı olarak kişilere suç isnat edilemez, kişiler hükümlüymüş gibi kişilere muamele edilemez, aksine eğer ki ortada soru işaretleri var ise, kişilerin masumiyet karinelerinin korunması amacıyla tüm şüpheli durumlar sanık lehine yorumlanır. Sanık Vefa SALMAN’ın durumuna baktığımızda, savcılığın da bu karineyi çiğneyerek, kişilerle ilgili “HEM LEHE HEM ALEYHE” delil toplama yükümlülüğünü es geçtiği, sadece Vefa SALMAN’ı suçlayacak nitelikte hareket ettiği, hiçbir hukuki yararı yokken Vefa SALMAN ile ilgili yakalama kararı çıkarmaya çalışması, savcılığın ya hukuki yeterliliğini sorgulatır cinsten bir davranıştır, ya da savcılığın talimatla çalışan, kamu yararı değil de birey yararları gözeten bir mekanizmanın uzantısı olduğu sonucu çıkarmaya da itmektedir ki, “YENİ” Türkiye’de şaşılacak bir durum olmaktan fazlasıyla uzaktır. Yargı süreci boyunca sanığın hakları ihlal edilmekle kalmamış, hukukun temel ilkeleri de ayaklar altına alınmış, suçluluğuna dair somut delili geçtim, “Olağan akış içerisinde bilmemesinin imkanı yok” üzerinden bir suçlamadan öteye gitmeyerek seçilmiş bir belediye başkanı da görevinden uzaklaştırılmıştır aynı soyutlara dayalı olarak. İdare davalarında da defalarca bahsettiğimiz İdare Hukuku’na dair ilkeler açısından da sakatlık içeren bu “görevden alma kararı”nın hukuki olmadığını ve kanuni yararı olmadığını ortaya sermiş olsak da, hala sonuç alamamış olmamızın arkasında yatan durumun elimizdeki dosya olması ise gerçekten fecaattir. Yargı süreci boyunca karşımıza çıkan hukuksuzluklar, çiğnenen ilkeler açısından özet bir yorum olarak belirtmeliyiz ki: Yargı süreci çoktan gölgeler arasında kalmıştır ve bu hukuk devletine zarar veren bir tutumdur. 11. T.C. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından Sn. Kemal KILIÇDAROĞLU’na sunulan dosyanın tüm bilgiler ışığında kısaca incelenmesi: Dosya’da ve dosyada bakanlıkça işaretlenen alanlarda tek bir somut delil bulunmamaktadır. Yargıtay 21. Ceza Dairesi’nin 2015/13147 E., 2015/5469 sayılı dosyasında demektedir ki: “…her iki suçtan da sanığın savunmasının aksine ihbar eden ... ...`nin soyut anlatımı dışında mahkumiyete yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığı dikkate alındığında, sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair yeterli delil olmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken…”             Bizzat Yargıtay kararlarınca da ele alınan durum; kişinin masumiyet karinesini çiğnemekten uzak bir şekilde hareket etmek gerekliliğidir. Masumiyet karinesi başlığında da anlattığımız üzere, kişileri suçlu addetmek değil, maddi gerçeklidir CMK’nın amacı ve maddi gerçeklik için de “HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK, KESİN ve İNANDIRICI DELİL” olmalıdır ki, kişinin masum olmadığı ortaya çıkarılsın ve hüküm kurulabilsin.             Maalesef ki yukarıda da defalarca üzerinde durduğumuz gibi; Sanık Vefa SALMAN’a karşı şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olmadığı, dolayısıyla yeterli delil olmaması nedeniyle beraati kararı verilmesi gerekirken yargı süreci uzatılmış ve beklenen karar verilmediği gibi, Vefa SALMAN görevine iade edilmemiştir.            Savcılık ve mahkeme tutanaklarında sadece Vefa SALMAN’ın aleyhine olan kısımlar cımbızla alınmış, sanki Vefa SALMAN’ın suçluluğunu kanıtlarmışçasına dosya hazırlanmıştır. Yukarıda bahsedilen dosya kapsamındaki sunulmuş delillerin hepsinin aynı zamanda sorgulama ve kovuşturma aşamasında da var oldukları, yargılama sürecindeki ifadelerden sadece Vefa SALMAN’ın aleyhine olan delillerin tüm dosyadan cımbızlanarak Vefa SALMAN’ın görevden alınmasına delil olarak sunulmaya çalışılması fazlasıyla göze çarpmaktadır. Dolayısıyla, zaten siyasi olarak muhalefet partisinin seçilmiş bir belediye başkanını yargılarken, böyle bir şekilde dosya hazırlamak, “KAMUNUN ÜSTÜN YARARI”nı da, CMK’nın genel ilkelerini de çiğnemek anlamına gelmekle birlikte, hazırlanış aşamasındaki art niyeti ortaya dökmektedir. MASUMİYET KARİNESİ’ni fazlasıyla çiğneyen bu dosyanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerçeği, aynı şekilde diğer hukuki ilkeler açısından da Vefa SALMAN’ın haklarını çiğnediği gerçeğiyle birleşince, İçişleri Bakanlığı’nın art niyeti de ortaya konulmaktadır. Dosyayı hazırlayanların masumiyet karinelerini çiğnemeden bir karşı rapor hazırlamak için elimizden geleni ardımıza koymamışsak da; bu şekilde hukuka aykırılığı aleni olan bir rapor göndererek niyetlerinin adalet ya da kamu yararı olmadığını gözler önüne sürdüğü de bir gerçektir. Vefa SALMAN’ın tek bir somut delil olmadan, kamunun yararı da gözetilmeden, hukukilikten uzak bir idari işlem ile birlikte görevden uzaklaştırılmış olması ise hiç mi hiç hukuki değildir. İktidar partisi ile yani yürütme ile yargının son yıllarda gittikçe daha fazla şüpheli hale gelen ilişkisini hesaba katmadan belirtmek için çaba harcamamız gerekse de belirtmekte fayda var. İktidar partisinin yönetimindeki bir bakanlığın, HALKIN KENDİSİNE ANAYASACA VERİLMİŞ EGEMENLİK HAKKINI DEMOKRASİ YOLU İLE DEVRETTİĞİ VEFA SALMAN’IN GÖREVİNDEN BU DERECE ANTİ DEMOKRATİK YOLLARLA ALINMASI VE BU DERECE HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN BİR DOSYA GÖNDERMELERİ, bakanlığın ne hukuku, ne devleti, ne de toplumu dikkate aldığını, dolayısıyla geriye tek kalan yani kişisel çıkarlar için hareket ettiğini gözler önüne seriyor. ÖZETLE: Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’na iletilen dosya sadece Vefa SALMAN’ı suçlamaya yönelik soyut, şüpheli delillerle dolu olup, hiçbir şekilde Vefa SALMAN’ı görevden almaya yetecek nitelikte değillerdir. Kanuni yararı olmayan bir idari işlemin dayandığı tüm delillerin bunlar olması, İçişleri Bakanlığı Genel İller Müdürlüğü’nün kararı almak için ellerinde hiçbir şeyleri olmadığını da gözler önüne sererek, sürecin sadece siyasi emellerle gerçekleştiğine dair fazlasıyla şüphe oluştursa da, bizler mahkeme kararı olmadan insanları “siz talimat alıyorsunuz”, “taraflı yargı/mahkeme/savcı” diye nitelendirmeden, kişilerin masumiyet haklarına karışmadan belirtmek istiyoruz: Hukukun üstünlüğü esastır. Hukuk kişisel hırslar için kirletilmemeli, aşılmamalı, saygısızlığın yöneltildiği nesne haline getirilmemelidir. Vefa SALMAN’ın durumundaki hukuksuzlukların giderilmesi, Vefa SALMAN’a karşı değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı “BAĞIMSIZ” yargının görevidir. Hukuka uygun hareket etmek ise, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet kurumlarından olan İçişleri Bakanlığı ve birimlerinin kanuni yükümlülüğüdür. Şu anki haliyle ne yargı süreci, ne de İçişleri Bakanlığı’nın verdiği görevden alma kararı, ne de delil adı altında gönderilen dosya hukukidir. Sadece hukuka değil; demokrasiye, anayasaya, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil etmekle birlikte; devlete ve topluma da zarar verici nitelikte bir yürütme ve yargı ortak çalışması gibi görünen bu durumun acilen sonlandırılması ve hukukun, dolayısıyla da adaletin hızlıca tesis edilip, Vefa SALMAN’ın beraati ile birlikte görevine geri dönmesi kararı verilmesi elzemdir. Dosyada bulunan WP konuşmalarına dair ek açıklama gerekliliği duyulmuş olup bir kez daha değerlendirmekte fayda görülmektedir: Konuşmalar Belediye Başkan Yardımcısı Halit GÜLEÇ ve Halit GÜLEÇ’e  bağlı Mali Hizmet Müdürlüğünde görev yapan ve harcama sorumlusu olan Reşat ELGİN arasında geçmekte olup tamamen yasal ödemelere ilişkin bir konuşmadır. Zimmet ya da kasten zimmete göz yumma suçuna dair hiçbir delil teşkil etmemektedir. Konuşmalarda daha çok ödemeler üzerine olduğu, bu ödemelerin kimlere ve nasıl olduğu görülmektedir. Bundan daha öteye gitmeyen bu konuşmaları sadece Reşat ELGİN’in ifadeleri bağlamında suça yormaya çalışmak hukuki değildir. Bununla birlikte fark ediliyor ki, İçişleri Bakanlığı bir kez daha en temel hukuk ilkelerini görmezden gelmektedir. Sanık Reşat ELGİN’in milyonlar harcadığı hesap hareketlerinde ve harcamalarında görülmekle birlikte, kendisinin kumarbaz olduğu da sabittir. Buna rağmen, tüm suç delillerinin kendisini gösterdiği Reşat ELGİN’in mağduriyet yaratarak kendisinin kullanılmış olduğunu söyleyip suçu Halit GÜLEÇ’e atmaya çalışmasının basit bir uzantısı olarak görülmekten öteye gidemeyecek bu Whatsapp konuşmaları, kendilerine dair açıklamaları da mahkeme huzurunda yapılmış olup bu dosyada yer bulamayacak derecede değersiz ve fazlasıyla şüpheli delil niteliğindedirler. Üzücü olan şudur ki; sadece bu tür delillere dayanarak kişileri suçlu addetmeye çalışmak, daha yeni çocuğu olmuş olan Belediye Başkan Yardımcısı Halit GÜLEÇ’i tutuklu yargılamak, halkın iradesi ve oylarıyla demokratik yollardan seçilmiş olup gece gündüz Yalova’ya hizmet etmeye kendini adamış Belediye Başkanı Vefa SALMAN’ı görevinden uzaklaştırmak; ne kanunidir, ne hakkaniyetlidir, ne adildir. Adaletin kılıcı adalet adına savaşmak için vardır, kendi adaletini insanlara zorla dayatmak için değil. Maalesef ki, dosyaya baktığımızda karşımıza çıkan durum burada da kendini tekrarlamıştır: Sırf Vefa SALMAN’ı görevden almak ve muhalefet partisine zarar vermek için hukukun en temel ilkeleri hiçe sayılmış, kişilerin masumiyet karineleri çiğnenmiştir. Bir kez daha hukuk, kendisinin değerini bilmeyenler tarafından ayaklar altına alınmış, kişisel çıkarlar toplumsal yararın önüne geçmiştir. Son olarak tekrar belirtilmeli ki; tüm bu konuşmaların konuluş amacı Vefa SALMAN’ın yardımcısı ve yıllardır çalıştığı Halit GÜLEÇ’in masumiyet karinesi çiğnenerek soyut ve hiçbir aslı astarı olmayan delillerle Halti GÜLEÇ’i suçlu addetmek, “Halit GÜLEÇ yapmışsa Vefa SALMAN’ın haberi olmak zorunda, dolayısıyla KASTEN ZİMMET SUÇUNA GÖZ YUMMUŞtur” algısı yaratarak, Vefa SALMAN’ı suçlu göstermeye çalışmaktır. Hukukilikten uzak; lekelenmeme hakkının ihlalini içeren ve masumiyet karinesine aykırı olan bu durum, İçişleri Bakanlığının bu dosyayı ne amaçla hazırladığını gözler önüne sermektedir.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI İLLER İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN
YALOVA BELEDİYE BAŞKANI VEFA SALMAN
HAKKINDA  GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA KARARINA GEREKÇE GÖSTERDİĞİ
DAVA DOSYASINA İLİŞKİN İDDİALARA KARŞI AÇIKLAMALAR

İşte o açıklamlar...

I-GİRİŞ:

Vefa SALMAN, 1 Haziran 2014 tarihinden görevden alındığı 27.02.2020 tarihine kadar Yalova Belediye Başkanı olarak başarıyla görevini yapmıştır. İki dönem üst üste Belediye Başkanı olarak görev yapması ve 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde gösterdiği başarının Yüksek Seçim Kurulu tarafından geçersiz kılınmasına rağmen tekrarlanan seçimi de kazanması başarısının en büyük kanıtlarındandır.

Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN, şikayetçi olduğu Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/1986 sayılı numarasıyla başlatılan soruşturma nedeniyle 27.02.2020 tarihinde görevden uzaklaştırılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki belediye başkanı Vefa Salman hakkında zimmet suçlamasıyla değil, görevini ihmal sebebiyle zimmet suçuna sebep olmaktan dolayı soruşturma yürütülmüş ve dava açılmıştır.

Vefa SALMAN, görevden uzaklaştırıldığı 27.02.2020 tarihine kadar, belediye hesaplarında incelemeleri sürdürülmesi, konuya ilişkin muhakkik tayin edilmesi gibi, zimmet eylemine konu tutarların ve sorumluların tespiti için gerekli tüm işlemleri eksiksiz yaptırtmıştır. 

Zimmete konu eylemlerin, Vefa SALMAN`ın Belediye Başkanı seçildiği 01 Haziran 2014 tarihinde çok önce, şimdilik yapılan tespitlere göre 2010 yılında kurulan bir sistemle, aynı kişi ve aynı yöntemlerle işletildiği tespit edilmiştir.

Ne var ki, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, 01 Haziran 2014 yılı öncesindeki eylemlerini soruşturma dosyasından ayırmış, sanki zimmet eylemi Vefa SALMAN döneminde yapılmış algısı yaratılarak Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 E.sayılı dosyasıyla dava açmıştır.  Bu soruşturma ve dava dosyası gerekçe yapılarak da Vefa SALMAN görevden uzaklaştırılmıştır.

Vefa SALMAN tarafından soruşturma başlatılmasına ve görevden uzaklaştırılana kadar da soruşturmanın derinleştirilmesini sağlamasına rağmen görevden uzaklaştırılmasının sebebi siyasidir,  seçimle kazanılamayan belediye yönetimin hukuk yoluyla ele geçirilmesidir.

Yalova Belediye Meclisi, 15 AKP, 3 MHP, 14 CHP`li meclis üyesinden oluşmaktadır. Başka bir deyişle, Belediye Meclisinde Cumhur İttifakının çoğunluğu bulunmaktadır.

 Belediye Başkanı Vefa SALMAN’ın görevden alınmasıyla birlikte, belediye meclisinde yapılan oylama sonucunda Mustafa TUTUK isimli Adalet ve Kalkınma Partisi Belediye meclis üyesi, Belediye Başkan Vekili olarak seçilmiştir.

II-YARGILANAN KİŞİLER:

Yalova Belediyesi’nde meydana gelen ve şimdilik geriye yönelik yapılan incelemelerde 2010 yılında başlayan zimmete para geçirme olayının doğru anlaşılması için öncelikle davada yargılanan bazı kişileri tanıtılması gereklidir.

1-Vefa SALMAN: 30/03/2014, 01/06/2014 ve 31/03/2019 tarihlerinde yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde, Yalova Belediye Başkanı olarak seçilmiştir. Mali Hizmetler Müdürlüğünde uzun yıllardır kurulan ve işletilen sistem ile “Teminat Hesaplarından” zimmet eyleminin yapıldığını öğrendiğinde, eyleme konu tutar henüz 1.021.000.TL iken, Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına 2020/1986 hazırlık numarasıyla suç duyurusunda bulunan, Belediyeye ait diğer hesaplarında incelenmesi talimatını vererek zimmete konu tutarın ve eylemlerin geçmişini ortaya çıkaran kimsedir.  Başka bir deyişle, zimmet eyleminin, 2009-2014 yılları arasında Yalova Belediye Başkanı olarak görev yapan Yakup Bilgin KOÇAL döneminde kurulan bir sistem üzerinden, şimdilik 2010 yılında başladığı açıkça tespit edilen zimmet suçunu ortaya çıkaran ve kendisin şikayetçi olduğu dosyada sanık olan ve halen belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırılan belediye başkanıdır.

2-Halit GÜLEÇ: 30/03/2014 ve 31/03/2019 tarihlerinde yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde, CHP belediye meclis üyesi seçilmiş ve tutuklandığı tarihe kadar başkan yardımcısıdır. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına 2020/1986 hazırlık numarasıyla suç duyurusunda bulunan kimsedir. Kendi şikayetçi olduğu dosyada tutuklu yargılanmaktadır.

3-Reşat ELGİN: 2000 yılında Yalova Belediyesi’nde işe başlamış ve 2013 yılında muhasebe biriminde Ödeme ve Harcama sorumlusu olarak atanmıştır. Resmi görevlendirme öncesinde de aynı görevi yaptığı, duruşmada dinlenen Mali Hizmetler çalışanı personelin beyanıyla da sabittir. Tutuklu yargılanmaktadır.

4-Bekir BİLGİ: Yalova’da yaşayan ve 2009 yılından beri Yalova Belediyesine müteahhitlik yapan kimsedir. Reşat Elgin ile kurduğu bağ ile dışarından insan temin ederek belediyeden bu kimselerin iban numaralarına paraların gönderilmesi için aracılık yapan ve paraları bankadan aracılarla birlikte çekip EFE Tur isimli yakınlarının yazıhanesinden Reşat Elgin’e paraların verilmesini sağlayan kimsedir. Tutuklu yargılanmaktadır.

5- Şenay Reyhan KAŞ: Yalova Belediyesinde, Muhasebe Müdürüdür. 35 yıllık Devlet Memurudur. 2000 yılında zimmet ve resmi evrakta sahtecilik suçlarını işleyen Reşat Elgin’i işe alan ve onun harcama yetkilisi olmasını sağlayan belediye çalışanıdır.

6-Yargılanan toplam 34 sanık bulunmaktadır. Sanıkların 14`ü Belediye Çalışanı(Mali hizmetler çalışanları ve şoförler), 20 kişi ise hesaplarına para yatırılan, zimmet eylemine aracılık eden sivil kişilerdir.

III-VEFA SALMAN`IN SORUŞTURMA ÖNCESİ GİRİŞİMLERİ;

Vefa SALMAN, 30 Mart 2014 tarihinde Yapılan Mahalli İdareler Seçimi Kazanmış, seçimin YSK tarafından iptal edilmesi üzerine, 01 Haziran 2014 tarihinde tekrarlanan seçimde de Belediye Başkanı seçilmiştir. 1 Haziran 2014 tarihinden görevden alındığı 27.02.2020 tarihine kadar Yalova Belediye Başkanı olarak başarıyla görevini yapmıştır. 01 Haziran 2014 tarihinde göreve başlamasından sonra, ilk işi Mahalli İdareler Müdürlüğünden, Yalova Belediyesi " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Yalova Belediyesi hesaplarının incelenmesi için Müfettiş gönderilmesini talep etmek olmuştur.

Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN tarafından yapılan bu başvurular sonuçsuz kalmış, önceki döneme ilişkin inceleme yaptırılmamıştır. Yukarıda yer verilen yazılı taleplerin önemi şudur; Yalova Belediyesi " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Yalova Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğünde 2020 yılı Şubat ayında tespit edilebilen usulsüzlüklerin, 2010 yılında kurulan bir sistem üzerinden, aynı kişiler ve aynı yöntemlerle başladığı düşünüldüğünde, müfettiş incelemesi için yapılan ısrarlı taleplere karşılık verilmiş olsaydı, belki de bu eylemler daha önce anlaşılacak ve kamu zararının artması engellenecekti.

III-İLLER İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN YALOVA BELEDİYE BAŞKANI VEFA SALMAN HAKKINDA GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA KARARINA GEREKÇE GÖSTERDİĞİ DAVA DOSYASINA İLİŞKİN İDDİALARA KARŞI AÇIKLAMALAR:

İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosya içerisinde; İddianame ve Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 Esas sayılı dosyasının 1. Celse duruşmasına ilişkin tutanaktan, aleyhe yorumlanacağı düşünülen kısımlar alıntılanmıştır. Hiçbir açıklamaya gerek kalmadan bu bilgiler bile suçun kimin tarafından ve nasıl işlendiğini göstermektedir.

Yalova Belediyesi Mali İşler Müdürlüğünde görevli memurlar Gülşah GÜRKAL BEKTAŞ ve Burak UZUN isimli personeller tarafından tespit edilmiştir. Mali Hizmetler çalışanları Burak UZUN ve Gülşah GÜRKAL BEKTAŞ’ın 333 koduyla anılan kesin hesapların son rakamlarının küsurlu olması gerekirken bu hesapların son kısımlarının tam olması kendilerinin dikkatini çekmiş ve bu hesapları tesadüfen incelemeye almışlardır.

Yaptıkları iki günlük incelemede bu hesap hareketlerinde anormallik olduğunu fark ederek durumu müdürleri Reyhan Şenay Kaş’a ve başkan yardımcısı Halit Güleç’e bildirmişlerdir. Yapılan incelemede bu hesaplardan sorumlu Reşat Elgin’in çelişkili açıklamaları ve son gün Reşat Elgin’in Gülşah’a “Bu işi başkan yardımcısı Halit Güleç’e söyleme sana 40 bin TL. vereyim her şeyi ben halledeceğim demesiyle sorunun ne olduğu anlaşılmıştır.

Hesaplardaki tutarsızlık önce Belediye Başkan yardımcısı Halit GÜLEÇ’e bildirilmiş, başkan yardımcısı tarafından durum derhal Belediye Başkanı Vefa SALMAN’a iletilmiştir. Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN tarafından verilen talimat doğrultusunda, belediyenin tüm hesapları incelenmeye başlanmış, 2000 yılından beri Yalova Belediyesi’nde Mali Hizmetler Müdürlüğü’nde çalışan, Ödeme ve Harcama yetkilisi Reşat ELGİN’in usulsüz işlemlerle, yapılan ilk tespitlere göre 1.021.000.TL tutarında kamu kaynağını zimmetine geçirdiği görülmüştür.

Bunun üzerine, önce 06/02/2020 tarihinde Emniyet Müdürlüğü`ne ve sonrada 07/02/2020 tarihinde Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına ilgili personel hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur.

Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN, şikayetçi olduğu Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/1986 hz. sayılı numarasıyla başlatılan soruşturma nedeniyle 27.02.2020 tarihinde görevden uzaklaştırılmıştır. Vefa SALMAN, görevden uzaklaştırıldığı 27.02.2020 tarihine kadar, belediye hesaplarında incelemeleri sürdürülmesi, konuya ilişkin muhakkik tayin edilmesi gibi, zimmet eylemine konu tutarların ve sorumluların tespiti için gerekli tüm işlemleri eksiksiz yaptırtmıştır. Konunun incelenmesi ve araştırılması için; İçişleri Bakanlığından, Sayıştay Başkanlığından müfettiş talep edilmiş, Yalova Defterdarlığından Denetmen görevlendirmesi istenerek incelemeler sürdürülmüştür.

Gelen müfettişler bir rapor hazırlayarak Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na yeniden 2020/3088 hazırlık numarasıyla Vefa Salman hakkında suç duyurusunda bulunmuşlar ve Vefa Salman 27.02.2020 tarihinde görevinden bakanlık tarafından alınmıştır. Daha sonra bu soruşturma dosyası Vefa Salman’ın ilk suç duyurusunda bulunduğu dosya ile birleştirilerek haklarında Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/145 esas saylı dosyasıyla dava açılmıştır.

Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN`ın, Yalova Belediyesi’ndeki usulsüzlükleri tek tek ortaya çıkarmasının akabinde, İller İdaresi Müdürlüğü’nün 27.02.2020 tarihli 3993 sayılı yazısı ile mülkiye müfettişleri tarafından inceleme yapılmış ve neticede; Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2020/1986 sayılı soruşturma dosyasıyla birleştirilen, Vefa SALMAN hakkında “zimmet” suçlamasında bulunulmuştur. Müfettişler tarafından raporun verilmesinden bir gün sonra Vefa SALMAN hakkında soruşturma yürütülüyor olması nedeniyle Anayasanın 127/4 maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 47. maddesi gereğince geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanlığınca 27.02.2020 tarihli, 16140386-250-1763 sayılı yazı ile görevden uzaklaştırılmasına yönelik işlem tesis edilmiştir. Görevden uzaklaştırma kararı ile uzaklaştırma kararının uzatılmasına ilişkin alınan kararlar hukuka aykırı ve siyasidir.

Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN`ın talimatı ile başlatılan incelemeler sonucunda, USULSÜZ İŞLEMLERLE YAPILAN ZİMMET EYLEMİNİN, AYNI KİŞİLER VE AYNI YÖNTEMLERLE 2010 (ŞİMDİLİK) YILINDAN BERİ YAPILDIĞI BELİRLENMİŞTİR.

Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, 01 Haziran 2014 yılı öncesindeki eylemleri soruşturma dosyasından ayırmış, 2019/4913 sayılı soruşturma dosyasına kaydetmiştir. Başsavcılığın yaptığı, hukuka aykırı bu vahim hata sonucunda, yolsuzluk eylemi sanki Vefa SALMAN döneminde olmuş algısı yaratılmıştır.

Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, 01 Haziran 2014 yılı öncesindeki eylemlerini soruşturma dosyasından ayırmış, sanki zimmet eylemi Vefa SALMAN döneminde yapılmış algısı yaratılarak Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 E.sayılı dosyasıyla dava açmıştır. 

Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi, eski belediye başkanı Yakup KOÇAL hakkında yürütülen bu soruşturma dosyasının kendi mahkemelerinde birleştirilerek dava açılması yönünde ara karar vererek savcılığa talimatta bulunmuştur.        

Sanık Reşat ELGİN`in kumar alışkanlığı olduğu sabittir. Bu durumu, kendi ifadesinde de kabul etmektedir. Bankamatik işlemleri ile çeşitli kişilerin hesaplarına yapılan ödemelerin de kumar ve oyunlarına veya bu oyunları organize eden kişilere yapıldığı ortaya çıkmıştır. Sanık Reşat ELGİN`in kumar siteleri ile yaptığı Whatsapp yazışmalarında, günlük çekim limitlerinin 50.000.TL üzerinde olduğu, kendi yazdığına göre sitelerinin sadece birinde 7.000.000.TL (Yedi milyon) kaybettiğini ifade etmektedir.

Sanık Reşat ELGİN`in, KOM Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan 22/04/2020 tarihli Raporuna göre; sadece 11.12.2019 ile 07.02.2020 tarihleri arasında, kumar sitelerine yatırmış olduğu tutar 1.051.950.TL`dir. KOM Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan 04/06/2020 tarihli Ek Rapora göre de 787.370.TL kumar hesaplarına ödenmiştir. Reşat Elgin`in İş Bakası ATMlerinden kartsız işlemlerle kumar siteleri ile alakalı kişilerin hesaplarına yatırdığı 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı işlemleri toplamı ise 5.613.255.TL dir. Reşat Elgin`in değişik bankalarda bulunan kendisine ait banka hesaplarından kumar siteleri ile alakalı kişilerin hesaplarına yatırdığı toplam tutar da 186.296.TL`dir.

ZİMMET EYLEMİNİN 2010 YILINDAN (ŞİMDİLİK BİLİNDİĞİ KADARIYLA) BAŞLAYARAK, YANİ VEFA SALMAN’IN SEÇİLMESİNDEN ÖNCEKİ DÖNEMDE OLUŞTURULAN BİR SİSTEM ÜZERİNDEN YAPILDIĞI NET OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR.  Ancak 01/06/2014 tarihinden önceki dönem hatalı olarak ana dosyadan tefrik edilmiş ve Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı`nın 2020/4913 S. sayılı dosyasına kaydedilmiştir.

Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 01 Haziran 2014, öncesi ve sonrası olarak konulan MİLAT ve buna göre de dosyaların tefrik edilmiş olması hukuken de hatalı ve açıkça siyasidir.

5237 sayılı TCK`nun 43.maddesinde “ZİNCİRMELE SUÇ” başlığı altında, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” şeklinde ifade edilen düzenleme, tüm dönemin birlikte değerlendirilmesini hukuken zorunlu kılmaktadır. Hukuki mecburiyet gereği, 01 Haziran 2014 öncesinde gerçekleştirilen eylemlere ilişkin soruşturma sayın Mahkemece bekletici mesele sayılacak ve dava açılması halinde de işbu dava dosyası ile birleştirilecektir. Çünkü; sanık Reşat ELGİN`in soruşturmaya ESAS/TEMEL alınan 28 Mayıs 2020 tarihli beyanlarına göre, 2014 yılı öncesinde yapılan usulsüz ödemelerin dönemin AK Partili Belediye Başkanı Yakup Bilgin KOÇAL tarafından, mali işler müdürü tutuklu sanık Şenay Reyhan KAŞ`a verilen talimatlar uyarınca yapıldığı ileri sürülmüştür. 

Buna karşın Vefa Salman hakkında tedbiren görevden uzaklaştırılmasını ve bu kararının devamını gerektirecek herhangi bir delil bulunmaksızın görevden uzaklaştırılması yönünde işlem tesis edilmesi, hür iradeleriyle Vefa Salman’ı seçen vatandaşların iradelerini yok saymakta, hukuk devleti ve demokrasinin kelimeden öteye geçememesine neden olmaktadır. Bu haliyle İçişleri Bakanına tanınmış söz konusu yetki doğrultusunda tesis edilen işlemin hukuka uygun ve tarafsız şekilde verildiğinden bahsedebilmek mümkün değildir. Nitekim siyasal rekabet çerçevesinde, farklı siyasi düşüncelere sahip kişiler olması nedeniyle işlemin objektif bir şekilde gerçekleştirilmediği de açıktır.

Vefa Salman tarafından ne usulsüzlük yapılmıştır ne yapılan usulsüzlüklere ilişkin bilgi sahibidir ne de kendisi veya bir başkası tarafından usulsüzlüklerin üstü örtülmeye çalışılmıştır. Kaldı ki kendisinin görevden uzaklaştırılmasının gerekçesi “İhaleye Fesat Karıştırmak” ve “Zimmet” suçlamalarına ilişkindir. Ancak, YALOVA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞININ 2020/3088 hz. Dosyasıyla hakkında yürütülen soruşturma neticesinde Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesine 2020/145 Esas sayılı dosyasıyla açılan davada bu iki suçlama da bulunmamaktadır. İddianamedeki suçlama Vefa SALMAN‘ın kontrol görevini yerine getirmemesinden dolayı diğer şüphelilerin “Zimmet” suçunu işledikleri ve bu sebeple Vefa SALMAN hakkında görevi ihmal suçlamasının olacağı belirtilmiştir. Yani görevden uzaklaştırma kararı gerekçelerinde yazan “İhaleye Fesat Karıştırma” ve “Zimmet” suçlaması iddianamede bulunmamaktadır. Buna rağmen görevden uzaklaştırılmasına karar verilmesi ölçüsüz şekilde işlem tesis edildiğini, söz konusu işlemin amacına ve konusuna aykırılık teşkil ettiğini göstermektedir.

IV-YARGILAMA SIRASINDA İLERİ SÜRÜLEN DİĞER İDDİALAR:

Yalova 2.Ağır Ceza Mahkemesi`nin 2020/145 E.sayılı dosyasıyla yürütülmekte olan yargılama dosyasıyla ilgisi bulunmayan, duruşma sırasında bazı sanıkların Vefa SALMAN hakkında ithamları da açıklama getirmek gerekmiştir. 

1-Armağan Şahin IŞIKTUTAN isimli kişinin ithamları;

Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN, emniyet müdürlüğünde ve savcılıkta verdiği ifadesi ile Mahkemede verdiği ifadesi arasında farklılık bulunmaktadır. Bu farklılığın nedenleri de duruşma sırasında irdelenmiş, açıklamalarına aşağıda yer verilmiştir.

Yukarıda T.C. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/1986 sayılı soruşturma tutanağında, Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ilk sorgusu ve verdiği cevaplar görülmektedir.

Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN, Mahkemede yaptığı savunmada ZİMMET suçlamasını kabul etmemiş, İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosyada yer alan başkaca iddiaları gündeme getirmiştir. Emniyet ve Savcılık ifadesinde hiçbir şey bilmediğini, hiçbir usulsüz işe tanık olmadığını söyleyen sanık Armağan, akabinde dosya ilerlerken bilmediği şeyleri bilir hale gelmiş, soyut beyanlar ile iftiralarda bulunmuştur. Her ne kadar, bu beyan ve iddiaların görevden uzaklaştırmaya gerekçe gösterilen dava dosyasının konusu değilse de, duruşma tutanağından alınan aşağıda yer verilen pasaj ithamların nedenini ortaya koymaktadır.            

Yukarıda görüldüğü üzere savcılıktaki ifadesinde hiçbir bilgisi olmadığını söyleyen Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ilk suçlaması, hayırsever bir kadın olan Macide ALP’in 2014 yılında yaptığı bağış üzerinedir.

15.000 TL.’nin sanık Halit GÜLEÇ ve Vefa SALMAN tarafından iç edildiğini söylemektedir. Üstelik Vefa SALMAN’ın da konuyu örtbas ettiğini ileri sürmüştür. Tekrar ediyoruz; hiçbir şekilde somut bir delil sunmadan, beyanlarındaki çelişkilerin yarattığı şüpheyle verilmiş ifadeden daha öteye gitmemektedir.           

İfadeleri bu yönde olmasına rağmen, yargı süreci içerisinde değişen tutumuyla Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ifadelerinden birisi şudur:

Hiçbir bilgisi olmayan Sanık Armağan’ın bilgisizliği yok olur ve kanıtlanabilirliği olmayan bir beyan ile Vefa SALMAN’ın kendisine arabanın ışıklarının sönmesini bekledikten sonra para vermesinden bahseder ki, halihazırda olaya dair somut delil olmamakla birlikte, yukarıdaki verdiği ifade ile birebir ters düşmektedir. Üstelik o dönemdeki makam aracının Audi değil de Volvo olması, şoförün Öner TEKİNSAN değil de Mesut AR olması ve daha da ötesi MOBESE, belediye arşiv kayıtları ya da varsa başka kamera kayıtlarından görüleceği üzere o gece Vefa SALMAN’ın eşinin sol arka tarafta oturmasından kaynaklı Armağan’ın asla araca bahsettiği kapıdan binemeyecek olması gibi gerçeklerle birleşince, Armağan’ın mahkeme huzurunda yalan söylediği görülüyor.           

Bir kez daha yukarıdaki ilk ifadeleri ile çatışan Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN,  devamında Özalp firmasının yetkililerinin ziyarete gelip gittiklerini söylemiş ve yetkililerin odadan her çıktığında Vefa SALMAN’ın odasının çöp kutusunda veya Halit GÜLEÇ’in sağ üst çekmecesinin içerisinde boş PTT kargo poşetleri olduğundan bahsediyor. Öncelikle bu poşetlerin sadece o günlerde olup olmadığını bilip bilmediği hususundan öte, bu kişilerin belediyede görevli insanlar olduğu ve PTT’den kargo alabilecekleri hususunun hayatın olağan akışı içerisinde olağan karşılanacağını belirtmeliyiz. Bununla birlikte, sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN bilmiyor mu ki, gerek Vefa SALMAN’ın çöp kutusunu karıştırması da, gerek Halit GÜLEÇ’in çekmecesini karıştırması da hukuka aykırılık teşkil etmektedir. İlginçtir ki, mahkeme bu detayı sormamıştır bile. Fakat bu kısmı es geçip bir kez daha bizi ilgilendiren kısma gelirsek, Vefa SALMAN ile ilgili somut bir delile hala rastlanamamakta ve Vefa SALMAN ile ilgili suçlamaların şüphelerden öteye gidemediğidir.

2- Sanık Bekir BİLGİ`nin isimli kişinin ithamları;

Sanık Bekir BİLGİ, Halit GÜLEÇ tarafından 2019 seçimlerinden sonra seçimlerde kendilerine destek veren Süleymancılar İsimli bir vakfa çek ile ödeme yaptırıldığını, bu ödemeden Vefa SALMAN`ın haberinin olduğunu ileri sürmüştür.

Vefa SALMAN’ın haberi olup olmadığına dair beyanlar dışında hiçbir somut delil olmadığı ortada iken, savcılık ve Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi tüm süreci Vefa SALMAN’ın haberi olmadan kuş uçamayacağına dair, sadece kendi siyasi saiklerine hizmet edecek bir yorumlama, İçişleri Bakanlığı’nın gönderdiği dosyada da mevcuttur. Kaldı ki, dosyanın sadece soruşturma ve kovuşturma aşamalarında Vefa SALMAN’ın aleyhine olan kısımları içermekten başka bir şey içermediğine ve bu içeriğin de şüpheli durumları asla ortadan kaldırmadığına, bir vatandaşın masumiyet karinesine saldırı niteliğinde olduğuna bir kez daha değinilmelidir.

Sanık Bekir BİLGİ, vakfa yapılan ödemeden Vefa SALMAN’ın haberi olduğunu ama diğer ZİMMETE konu ödemelerle ilgili haberi olup olmadığını bilmediğini söylüyor. Sonrasında ise spekülatif bir cevapla Vefa SALMAN’ın bu ödemelerden haberdar olmamasının mümkün olmadığını söylüyor.

İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan dosyaya özellikle eklenen her iki sanığın beyanları, dava dosyasıyla ilgili olmayan konularda yönlendirilmiş, soyut, gerçek dışı kurgulardır. Kaldı ki, bu ithamlar görevden uzaklaştırma kararının konu değildir, uzaklaştırma kararı verildiği sırada böyle bir ithamda yoktur. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü, zimmet suçlaması ile haksız ve hukuka aykırı olarak verdiği uzaklaştırma kararına, kılıf bulma çabasındadır.

V-SONUÇ:

Açıkça ifade edilmelidir; Reşat ELGİN tarafından işlenen zimmet suçunun başlangıcı, belediye tarafından yapılan incelemede ve savcılığa verilen belgelerden de anlaşılacağı üzere, ŞİMDİLİK 2010 yılıdır. Bu tarihte ne Vefa SALMAN ne de tutuklu başkan yardımcısı Halit GÜLEÇ belediyede görevde değillerdir. Zaten bahsettiğimiz gibi savcılık soruşturmayı 2014 öncesi ve sonrası olarak ayırmıştır. Eşitlik ilkesi gereği soruşturma da önceki ve sonraki başkanlar açısından aynı şartlarda yürütülmesi gerekirken, yargının tek yönlü işlemleri, bir kişinin eylemlerini yargılamaya yönelik değil de, kişinin masumiyetini lekelemeye ve seçilmiş bir belediye başkanını görevden almak için fırsat yaratmaya çalışıldığının göstergesi niteliğindedir.

1. 5018 Sayılı yasanın 17. Maddesinde; “üst yöneticiler sorumlulukları altındaki kaynakları etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan kayıp ve kötüye kullanılmasının önlenmesinde mali yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesinden sorumludurlar”.

Vefa SALMAN hakkında suçlamanın temelini oluşturan bu madde, kişinin cezai sorumluluğunu değil, kişinin görevinden kaynaklı bir sorumluluğunu açıklayan bir kanun maddesi olarak karşımıza çıkmakta ise de, savcılık ve mahkeme, tüm soruşturma ve kovuşturma sürecini bu maddeye dayandırmış, ellerinde hiçbir somut delil olmaksızın da

Vefa SALMAN’ın kasten bu sorumluluğunu göz ardı ettiği ve bu sayede de zimmet suçundan sorumlu olduğu çıkarımıyla hareket edilerek, tüm süreç içerisinde masumiyet karinesi defalarca çiğnenmiştir.

Üst yöneticiler kavramı ile geniş bir skaladan bahsedildiği, sadece belediye başkanının kastedilmediği kanun maddesinden açıkça çıkarılabiliyor. Oysa gerek İçişleri Bakanlığı, gerek savcılık ve gerekse de mahkeme, tüm bu süreç içerisinde, sadece Vefa SALMAN`ı hedef gösterebilmek için kanun maddesinin anlamını daraltmış, bu daraltılmış anlam da gerekçe gösterilerek, masumiyet karinesi çiğnenmiş ve siyasi saiklerle hukukun kirlenmesi göz ardı edilerek Vefa SALMAN görevinden alınmıştır.

Üst düzey yönetici üzerinden hareket edilecek ise, bu ülkenin en üst düzey yöneticisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’dır.

Tüm süreç içerisinde fazlasıyla kendini gösteren dümdüz bir mantıkla hareket edersek, partili bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilen yeni rejimin en üst yetkilisi olan şahıs, ki tam olarak 2014 yılında başbakan iken böyle bir söylemde bulunmuştur, bugün en üst düzey yönetici olarak, tam anlamıyla tüm yolsuzluklardan, zimmetlerden sorumlu tutulup, yargı organlarınca yargılanması gerekirdi. Üstelik Vefa SALMAN’ın yargı süreci içerisinde dahi, hala belediyelerin de üstünde olan cumhurbaşkanlığı makamındaki Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da adı geçmeli ve onun da aynı şekilde kasten zimmete göz yumduğu söylenmeliydi.

Peki ne oldu?

Yargılama sürecinin en büyük çıkış noktası olan ve seçilmiş belediye başkanı olan Vefa SALMAN’ın yargılanması ile birlikte görevden alınmasına sebep olan bu maddenin kullanıldığı düz mantık, sadece Vefa SALMAN’a kadar uzanmış, sanki başka üst düzey yönetici yokmuşçasına da düz mantık durmuştur. Bunun çıkış noktası ise Vefa SALMAN’ın işlemlerden haberinin olduğudur. İşte burada şu soru ortaya çıkmaktadır:

ÇIKIŞ NOKTASI NEDEN SADECE VEFA SALMANA KADAR UZATILMIŞ, NEDEN VEFA SALMAN’IN SUÇLANMASI İÇİN BU KADAR “İNCE” HAREKETLER İZLENMİŞTİR?

2. Somut delillerin her şekilde hedef gösterdiği ve suçun temel halini gerçekleştiren eylemlerin sahibi asıl sanıklardan Reşat ELGİN’in Yalova Belediyesi " class="text-dark font-weight-bold" target="_blank"> Yalova Belediyesi ile iş ilişkisi Vefa SALMAN döneminden çok daha önce başlamış olup,  ifadelerdeki şüpheli durumlar göz ardı edilerek, bu beyanlar daha çok Vefa SALMAN’a ve diğer kişilere suç isnat etme amacı ile kullanılmıştır.

Belirtildiği üzere, sanık Reşat ELGİN’in bu yargıya konu eylemlere başlama tarihi şimdilik bilindiği kadarıyla 2010-2014 arasına tekabül etmekte ve o dönemde de Vefa SALMAN daha görevde bile değildir. Bir önceki başkan ve ekibinin hangi saiklerle bu eylemlere göz yumduğu bilinmese de, şu bir gerçektir ki, Vefa SALMAN bir belediye kurumu devralmıştır. Bu kurumun çalışanları ile iş yapmaya devam etmiştir. İşte Reşat ELGİN de bu kişilerden birisidir.

Reşat ELGİN’in eylemleri esnasında birçok kişinin ismini vermiş olması, o kişileri suçlu yapmaz. Nihayetinde parti üstü bir durum olarak, kişilerin işlerini görürken isimler kullanması ülke genelinde olağan akış içerisinde fazlasıyla karşılaşılan bir durumdur. Ceza yazılmak üzereyken “Ankara’daki dayım” tamlamasının yerleştiği bir toplumda, Reşat ELGİN’in işlerini görürken “Vefa Başkanın başıma açtığı işler, o ödemeleri yapıyorum” diyerek insanları kandırması mıdır daha olası olan, yoksa kendisini fark eder etmez şikayette bulunan ve bu zimmet suçunun ortaya çıkması için elinden geleni ardına koymayan Vefa SALMAN’ın gerçekten Reşat ELGİN’in başına iş açıp ödeme yaptırması mıdır olası olan?

            Bu sorunun cevabı bilinmemekte ise de, bu cevapsızlık ortada bir şüphe yaratır. Yargı organlarına, özellikle savcı ve mahkemeye “ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR” ilkesini hatırlatma gerekliliği dahi, şu anki hukuki durumun sakatlığına işaret etmektedir.            

3. Sanık Reşat ELGİN ve sanık Bekir BİLGİ’nin ifadelerinde, tüm bu zimmet suçunu işlerken resmi belgede sahtecilik suçları ile birlikte yetkili makamları dolandırdıkları, bu dolandırılan kişilerden birisinin de Belediye Başkan Yardımcısı Halit GÜLEÇ olduğu anlaşılmaktadır.

Beyanlardan hareketle Halit GÜLEÇ’in onayı olmadan hiçbir ödeme yapılmadığı söylenmekle birlikte, suçların kanuni unsurlarını gerçekleştirdiklerine dair somut delillerin olduğu kişilerin, bu suçları işlerken de resmi belgede sahtecilik suçunu işliyor olmaları, kişilerin rızalarını sakatlama saiklerini işaret etmektedir. Belgeyi hazırlayan da, belgeyi kullanan da bu kişiler iken, bu belgelerin hazırlanmasında hiçbir katkıları olmayan Vefa SALMAN ve Halit GÜLEÇ’in (ZİMMETE GEÇİRİLEN PARALARLA İLGİLİ TEK BİR SOMUT DELİL OLMAMASINA RAĞMEN SUÇLU ADDEDİLİYOR) suça ortak edilmesi, tüm delillerin de buna yönelik yorumlanması, bir kez daha kişilerin masumiyet karinelerinin hiçe sayıldığı ve yargılamanın adil olmadığı kanısına varmamızı sağlayan göstergelerden bir diğeridir.

4.  Mülkiye müfettişleri tarafından 26.02.2020 tarihli raporda, somut bir delile dayanmaksızın, sadece varsayım üzerine bir suç duyurusu hazırlanıyor.

Çalışanlarıyla ile kaç yıldır çalıştığı üzerinden spekülatif bir şekilde şu ibarelere yer veriliyor bir kez daha:

“…birlikte çalıştıkları 6 yıllık süre göz önüne alındığında, Yalova Belediye Başkanı Vefa SALMAN’ın bu hususları bilmemesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağı, yapılan ödemelerden Vefa SALMAN’ın haberinin olmaması gibi bir durumun söz konusu olmayacağı”

Şeklinde bir ifade yer alıyor.

Sanırım maliye müfettişlerinin kaçırdığı bir nokta var ki, resmi belgede sahtecilik suçu ile işlenen bir zimmet suçu var ortada. Bu belgeyi hazırlayanlar, bu belgeyi kullananlar ile bu belge sonucu mağduriyet yaşayanlar arasındaki bağı ortaya çıkarmak yargının görevidir. Yargı bu bağı araştırırken, hem lehe hem de aleyhe olan durumları da ortaya koymalıdır. Savcılık makamının görevi budur. Dolayısıyla aralarındaki bağın araştırılmış olması hukukun gerekliliğidir. Fakat, 6 yıl çalıştılar diyerek süre ile bağ oluşturma girişimi ve zaten resmi belgede sahtecilik suçu işlenirken bu belgelerin doğru olduğunu düşünerek hareket etmiş insanları bu bağ üzerinden suça ilişkilendirmeye çalışmak hukukun ya da savcının görevi değildir. Bağ araştırılır, bağ oluşturulmaya çalışılmaz. Oysa burada durum değişmiş, bir kez daha deliller Vefa SALMAN’ı hedef gösterecek şekilde yorumlanmıştır. Masumiyet karinesine aykırı olduğu gibi, savcılık makamının da görevinin gerekliliğini layığıyla yerine getirmediği görülmektedir.

5. Vefa SALMAN’ın Cumhuriyet Başsavcılığındaki savunmasından da görüleceği üzere, Vefa SALMAN, suçun ortaya çıkması için elinden geleni yapmıştır.

04.02.2020 tarihinde, izinli olduğu sırada belediye başkan yardımcısı olan Halit GÜLEÇ ve belediye meclis üyesinin evine gelmesi ile olaydan haberdar olan Vefa SALMAN’ın savunmasından da anlaşılacağı üzere, ilk olarak 1.5 milyon TL’lik bir usulsüz ödeme olduğunu görüp, anında gerekli işlemleri yaptığını ve suçun ortaya çıkması için elinden geleni yaptığını beyan ediyor. Bu kısım özellikle önemli, çünkü gerek soruşturma ve gerekse de kovuşturma aşamasında, Vefa SALMAN’ın usulsüzlüğü ortaya çıkarmak için çabalarını görmezden gelip, direkt suçla ilişkilendirmeye çalışmak için hareket etmiş olmaları hukuki olarak kabul edilebilir değildir.

6. “Toplanan Delillerin Değerlendirilmesi” başlıklı kısımda açıkça görülen, tüm şüphelerin Vefa SALMAN aleyhine yorumlandığı görülmekle birlikte, bu tutumun hukuk ilkelerinin ihlali olduğu ve dolayısıyla yargının bağımsızlığına gölge düşürdüğü görülmektedir.

Toplanan deliller aşamasında bir kez daha 5018 sayılı yasanın 15. Maddesi üzerinden Vefa SALMAN’ın sorumluluğu ortaya konulmuş ve bu sorumluluğu da bile isteye, yani kasten yerine getirmediğini ortaya koymak için, o dönemde şüpheli sıfatı taşıyan ve somut delillerin işaret ettiği Reşat ELGİN’in ifadeleri doğrultusunda hareket edildiği görülmektedir. Oysa ki, Reşat ELGİN’in ilk ifadesinde de ortaya çıkmaktadır ki, sanık Reşat ELGİN, Vefa SALMAN’ın suça karışıp karışmadığına dair bilgisi bulunmamaktadır. Spekülatif cevaplardan öteye gitmeyen ve şüpheye mahal veren beyanları, toplanan delillerin değerlendirilmesi kısmında da direkt Vefa SALMAN’ın aleyhinde kullanıldığı görülmektedir. Bir kez daha hatırlatmakta fayda var:

ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR.

Biz hukukçular açısından hukukun terazisinin sağlıklı tartılması için ortaya koyduğumuz ilkelerin bu derece hiçe sayılması, hali hazırda ülke genelinde hukuka olan güvenin iyice yerle bir edildiği ve tarafsız yargının iyice yok olduğu bu günlerde hukuka vurulan bir başka darbedir.

Devamında bir kez daha 5018 sayılı yasaya gönderme yapılarak, sorumluluğunu yerine getirmediği üzerinden değil, sorumluluğunu kasten yerine getirmeyerek zimmet suçunun işlenmesine göz yumduğu üzerinden yapılan değerlendirmede, ortada resmi belgede sahtecilik suçu işlenmemiş gibi, sadece zimmet suçu üzerinden Vefa SALMAN suçlanmıştır. Oysa ki değindiğimiz üzere, ORTADA RESMİ BELGE NİTELİĞİ TAŞIDIĞI DÜŞÜNÜLEN BELGELER VE BU BELGELERE GÖRE YAPILMIŞ ÖDEMELER bulunmaktadır. Bu belgeler üzerinden ödeme yapmış olan kişileri suçlamak, dolandırıcılık suçunda rızası sakatlanarak ödeme yapmış birisine “Senin mülkiyetindeki paranın sorumluluğu sende. Dolayısıyla o parayı vermemek, dolandırıcıyı araştırmak senin görevindi ve sen yerine getirmedin. Sen de suçlusun.” demekle eş değerdir ki, bunun isabetli olup olmayacağını sorgulamak bile hukuki açıdan abesle iştigaldir.

Tekrar ediyoruz, zimmet suçunun işlenmesi için kullanılan resmi belge niteliğinde sahte belgeler olduğu görülmektedir ve bu belgelerin resmi olduğu düşünülerek yapılmış ödemeler bulunmaktadır. Yapay bağlar ile kişileri bu suçlara bağlamak hukukun görevi değildir. CMK’nın amacı, maddi gerçeğe ulaşmak ve eylemleri o gerçeğe göre değerlendirmektir. Kişileri suçlu addetmek masumiyet karinesinin çiğnenmesi anlamına gelmekle birlikte, kişileri suçlu yapmak da CMK’nın amacı değildir. Hele hele yargının tüm imkanlarını kullanarak bunu yapmak ise, açıkça hukuka aykırıdır, suçtur.

 

7. Whatsapp Konuşmaları Açısından Değerlendirme

İçişleri Bakanlığından gelen dosyanın soruşturma ve kovuşturma kapsamında zaten ulaşılabilir belgeler olduğu gözetilince, ortaya yeni bir şey koymadığı görülmekte. Aslında yeni bir cevabı hak etmeyen bu dosyanın ilgili olduğu kişi, Vefa SALMAN’dır. Dosyaya konulmuş olan whatsapp konuşmalarında bir kez bile Vefa SALMAN’ın geçmemesi ise, bir kez daha Vefa SALMAN’a uygulanan hukuki tetikçiliği ortaya koymaktadır.

8. Tüm somut delillerin bizzat işaret ettiği, zimmete geçirilmiş ödemeleri bizzat kullanan şahıs olan sanık Reşat ELGİN’in, hiçbir somut delil olmadan gösterdiği kişilerin suçlu gibi gösterilmesi bir kez daha dosyaya konulmuş olan 02-03-04-05/09/2020 Tarihli Duruşma Segbis Çözüm Tutanağı olarak paylaşılmış kısma konu edilmiş olup, hala somut hiçbir delil teşkil etmemektedir.           

Sanık Reşat ELGİN’in sürekli olarak işaret ettiği ama soyuttan öteye geçemeyen beyanlarına baktığımızda, Halit GÜLEÇ’i suçladığı ve her defasında da kesinlik ve delil belirtemeden Vefa SALMAN’ı işaret ettiği görülmektedir. Mahkemenin bile dikkatlice incelemesi ve somut delil araması gereken bu şüpheli durumun, karşı beyanlar olmadan, direkt somut delilmiş gibi dosyaya konulup, o şekilde sunulmuş olması bir kez daha masumiyet karinesinin nasıl hiçe sayıldığını göstermektedir.

            Süleymancılar ile ilgili beyanlar konusunda bir kez daha belirtmekte fayda görmekteyiz: MÜVEKKİL VEFA SALMAN’A KARŞI SOMUT DELİLLERİN YOKLUĞU, ALEYHE OLAN BEYANLARIN DA SOMUT DELİLLERİN İŞARET ETTİĞİ SANIKLARDAN GELİYOR OLMASI ORTADA ŞÜPHENİN VARLIĞINA YOL AÇAR. Bunla beraber bir kez daha, altını çizerek ve kalın bir şekilde belirtmeliyiz:

“ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR.”

            Yararlanmamış, yararlandırılmamış, yararlanılmasına müsaade dahi edilmemiştir.

            9. Demokratik yollarla ve halkın iradesi ile seçilmiş, tüm varlığını, emeğini, yıllarını adadığı Yalova’nın belediye başkanlığı görevini üstlendiği günden beri de gece gündüz demeden Yalova halkının kendisine yüklediği görevi layığıyla ifa etmek için çalışmış olan Vefa SALMAN’ın mahkemedeki sorgusu, aslında durumu oldukça özetler niteliktedir.

Halit GÜLEÇ'in ifadelerine de yer vermişler dosyada:

            Sanık Vefa SALMAN müdafii Av. Deniz BAYKAL'ın ifadelerine de yer verilmiştir dosyada:

  • 2010-2014 yılları arası Vefa SALMAN belediye başkanı değildir.
  • Yolsuzluklar şimdilik bilindiği kadarıyla bu dönemde başlamıştır.
  • O dönemin belediye başkanı olan kişinin yargılaması ile Vefa SALMAN’ın yargılanması arasında fark vardır.
  • Vefa SALMAN, durumdan haberdar olduğu anda suç duyurusunda bulunmuş, gerekli tüm mercilere başvurarak, gerekli incelemelerin başlatılması için elinden geleni ardına koymamıştır.
  • Vefa SALMAN’ın tüm amacı, kendisine emanet edilmiş olan bir belediye ve o belediyenin kamusal varlıklarını yönetme görevini layığıyla ifa etmektir.
  • Yalova halkının güvenini, sevgisini ve oyunu tüm içtenliği, samimiyeti ve Yalova’ya verdiği hizmetleri ile kazanmış, şanlı bir göreve gelmiştir.
  • Yolsuzluğun kendisine intikal ettiği ilk andan itibaren de boşa giden kamusal varlıkların tüm sorumluluğuyla birlikte elinden geleni ardına koymamış ve gerçek açığa çıkarılsın diye tüm kaynaklarını da ortaya koymuştur.
  • Yargı süreci boyunca da, elinden gelen her şeyi ortaya koymuştur.

            10. PEKİ NE OLDU?

  • Vefa SALMAN'ın zamanından önce, kendisinin haberi olmadığı bir dönemden başlayan bir zincirleme suç işlendiğine dair deliller ortaya çıktı.
  • Yalova Belediyesi'nin Yalova halkı tarafından hür iradeleriyle, güvenleriyle, bireysel egemenlik hakları ile demokratik yollarla seçtikleri Belediye Başkanı Vefa SALMAN'a deliller iletildi.
  • Vefa SALMAN, kendisinden beklenildiği gibi harekete geçip, ilgili araştırmayı başlatmış, suçun ortaya çıkarılması için elinden gerekeni yapmıştır.
  • Yargı süreci başlamış ve birçok kişinin ifadesi sorgulama aşamasında alınmış ve sonucunda görülenler şunlardır.
  • Değişen ifadeler
  • Soyut ifadeler
  • Soyut deliller
  • Parayı alan ve bundan menfaat sağlayan Sanık Reşat ELGİN’in tüm somut deliller tarafından işaret edilmesine rağmen sırf “etkin pişmanlık” adı altında verdiği ifadeler dayanaktan yoksun ve iftiradan öteye geçmeyecek nispette beyanlar
  • Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın sorgulama sürecindeki ifadeleri ile kovuşturma sürecindeki ifadelerindeki tutarsızlıkla birlikte verdiği ifadelerin hukuki dayanaklardan yoksunluğu ve soyuttan öteye gidemeyen beyanlar
  • Tüm dava kapsamında Vefa SALMAN’a yönelik suçlamalarının hepsinin asılsız ve dayanaksızlığı
  • Bunların hepsi göz ardı edilmiş; kamunun kendisine yüklediği görevi yapmaktan öteye gitmemiş ve ortadaki suçtan asla menfaat sağlamamış, birilerinin sağlamasını da engellemek için her şeyini ortaya koymuş Sanık Vefa SALMAN’ın bu tutumu ise, kendisinin İçişleri Bakanlığı’nca görevden uzaklaştırılmasına sebep olmuştur.
  • Belli ki İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü hazırladığı ve genel olarak kişileri suçlamaya yönelik bu dosya sadece soyut kavramlara dayalı, somutlaştırılamayan ve yargı sürecinden öteye gidemeyerek yetersizliğini ve hangi amaçla kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bu durumun yanlışlığı o kadar aşikar ki; İller İdaresi Genel Müdürlüğü’ne en temel hukuk prensiplerinden birisini hatırlatmak ve açıklamak hukukçuların görevidir:

MASUMİYET KARİNESİ

Suç kesinleşmeden kimsenin “hükümlü” sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden temel hukuk doktrinidir masumiyet karinesi. İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile güvence altına alınmış bir ilke olarak karşımıza çıkan masumiyet karinesi şudur:

Karineye göre, bir kimsenin masum olduğunu ispatlamaya gerek yoktur. Kişinin suçluluğunun kanıtlanmamış olması yeterlidir. Bunun için de iddia edilen suçların kanıtlanmış olması gereklidir. Ancak bu şekilde masumluktan çıkan kişi hükümlü olarak lanse edilebilir.

Bunlarla birlikte, bir kimsenin lekelenmeme hakkı için de kimse basına suçlu olarak lanse edilmemeli, kişinin suçluluğu kabulüyle birlikte yargı süreci işletilmemelidir.

Yine taraf olduğumuz İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa tarafından korunan “Adil Yargılanma Hakkı” ile birlikte kişilerin masumiyet karineleri de güvence altına alınmıştır.

Vefa SALMAN’ın yargı sürecinde gözler önüne serilmektedir ki, Vefa SALMAN’ın aleyhine olan delillerin yokluğu, sanık/şüpheli beyanlarının şüpheli kaynaktan öteye gidemediği, “BİLMEMESİNİN İMKANI YOK” gibi varsayımlara dayalı cümlelerin esasa beyan alındığı bir süreç gerçekleşmiştir.

Öncelikle belirtmekte yarar görüyoruz, CMK’nın amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır; kişileri suçlamak değildir. Yargı sürecine baktığımızda, Vefa SALMAN’ın hukuki tüm gereklilikleri yerine getirdiği, acilen olayı yargıya intikal ettiği görülmüştür.

  • Bir kişi, neden kasten göz yumduğu suçu ortaya çıkarır?
  • Üstelik aynı insanın, bu zimmete geçen paralardan asla yararlandığına dair bir delil bile bulunmazken, aynı kişi neden kendisinden önce süregelen ve “resmi belgede sahtecilik” suçuyla işlenen ve 2010-2014 zaman aralığına, yani kendisinden önceye dayalı bir suça neden uzun süre kasten göz yumuyor da, sonradan ortaya çıkmasına sebep oluyor?
  • Somut delillerin işaret ettiği kişilerin somut delillerden yoksun bir şekilde verdiği ifadelerin Vefa SALMAN’ın açıklamaları ile çatıştığı noktada kimin açıklamaları öncelik arz eder?
  • Sanık Armağan Şahin IŞIKTUTAN’ın ilk ifadeleri ile sonraki ifadeleri arasındaki bu derin uçurumun sebebi nedir? Güvenilirliğine gölge düşürmez mi? Şüpheli durum oluşmaz mı?

Bu şekilde devam edebilecek birçok şüpheli durum içerisindeki bir davada, bir kez daha adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesinin çiğnendiğini şu noktada görüyoruz:

                                                    Şüpheden sanık yararlanır.

Latince “in dubio pro reo” diye de ifade edilen bu ilke uyarınca, kişinin suçluluğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatı ile mümkündür. Çünkü kişilerin masumiyet karinelerinden kaynaklı olarak kişilere suç isnat edilemez, kişiler hükümlüymüş gibi kişilere muamele edilemez, aksine eğer ki ortada soru işaretleri var ise, kişilerin masumiyet karinelerinin korunması amacıyla tüm şüpheli durumlar sanık lehine yorumlanır.

Sanık Vefa SALMAN’ın durumuna baktığımızda, savcılığın da bu karineyi çiğneyerek, kişilerle ilgili “HEM LEHE HEM ALEYHE” delil toplama yükümlülüğünü es geçtiği, sadece Vefa SALMAN’ı suçlayacak nitelikte hareket ettiği, hiçbir hukuki yararı yokken Vefa SALMAN ile ilgili yakalama kararı çıkarmaya çalışması, savcılığın ya hukuki yeterliliğini sorgulatır cinsten bir davranıştır, ya da savcılığın talimatla çalışan, kamu yararı değil de birey yararları gözeten bir mekanizmanın uzantısı olduğu sonucu çıkarmaya da itmektedir ki, “YENİ” Türkiye’de şaşılacak bir durum olmaktan fazlasıyla uzaktır.

Yargı süreci boyunca sanığın hakları ihlal edilmekle kalmamış, hukukun temel ilkeleri de ayaklar altına alınmış, suçluluğuna dair somut delili geçtim, “Olağan akış içerisinde bilmemesinin imkanı yok” üzerinden bir suçlamadan öteye gitmeyerek seçilmiş bir belediye başkanı da görevinden uzaklaştırılmıştır aynı soyutlara dayalı olarak.

İdare davalarında da defalarca bahsettiğimiz İdare Hukuku’na dair ilkeler açısından da sakatlık içeren bu “görevden alma kararı”nın hukuki olmadığını ve kanuni yararı olmadığını ortaya sermiş olsak da, hala sonuç alamamış olmamızın arkasında yatan durumun elimizdeki dosya olması ise gerçekten fecaattir.

Yargı süreci boyunca karşımıza çıkan hukuksuzluklar, çiğnenen ilkeler açısından özet bir yorum olarak belirtmeliyiz ki: Yargı süreci çoktan gölgeler arasında kalmıştır ve bu hukuk devletine zarar veren bir tutumdur.

11. T.C. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından Sn. Kemal KILIÇDAROĞLU’na sunulan dosyanın tüm bilgiler ışığında kısaca incelenmesi:

  • Dosya’da ve dosyada bakanlıkça işaretlenen alanlarda tek bir somut delil bulunmamaktadır. Yargıtay 21. Ceza Dairesi’nin 2015/13147 E., 2015/5469 sayılı dosyasında demektedir ki:

“…her iki suçtan da sanığın savunmasının aksine ihbar eden ... ...`nin soyut anlatımı dışında mahkumiyete yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı bir delil bulunmadığı dikkate alındığında, sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair yeterli delil olmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken…”

            Bizzat Yargıtay kararlarınca da ele alınan durum; kişinin masumiyet karinesini çiğnemekten uzak bir şekilde hareket etmek gerekliliğidir. Masumiyet karinesi başlığında da anlattığımız üzere, kişileri suçlu addetmek değil, maddi gerçeklidir CMK’nın amacı ve maddi gerçeklik için de “HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK, KESİN ve İNANDIRICI DELİL” olmalıdır ki, kişinin masum olmadığı ortaya çıkarılsın ve hüküm kurulabilsin.

            Maalesef ki yukarıda da defalarca üzerinde durduğumuz gibi; Sanık Vefa SALMAN’a karşı şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olmadığı, dolayısıyla yeterli delil olmaması nedeniyle beraati kararı verilmesi gerekirken yargı süreci uzatılmış ve beklenen karar verilmediği gibi, Vefa SALMAN görevine iade edilmemiştir.           

  • Savcılık ve mahkeme tutanaklarında sadece Vefa SALMAN’ın aleyhine olan kısımlar cımbızla alınmış, sanki Vefa SALMAN’ın suçluluğunu kanıtlarmışçasına dosya hazırlanmıştır.

Yukarıda bahsedilen dosya kapsamındaki sunulmuş delillerin hepsinin aynı zamanda sorgulama ve kovuşturma aşamasında da var oldukları, yargılama sürecindeki ifadelerden sadece Vefa SALMAN’ın aleyhine olan delillerin tüm dosyadan cımbızlanarak Vefa SALMAN’ın görevden alınmasına delil olarak sunulmaya çalışılması fazlasıyla göze çarpmaktadır. Dolayısıyla, zaten siyasi olarak muhalefet partisinin seçilmiş bir belediye başkanını yargılarken, böyle bir şekilde dosya hazırlamak, “KAMUNUN ÜSTÜN YARARI”nı da, CMK’nın genel ilkelerini de çiğnemek anlamına gelmekle birlikte, hazırlanış aşamasındaki art niyeti ortaya dökmektedir.

  • MASUMİYET KARİNESİ’ni fazlasıyla çiğneyen bu dosyanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerçeği, aynı şekilde diğer hukuki ilkeler açısından da Vefa SALMAN’ın haklarını çiğnediği gerçeğiyle birleşince, İçişleri Bakanlığı’nın art niyeti de ortaya konulmaktadır.

Dosyayı hazırlayanların masumiyet karinelerini çiğnemeden bir karşı rapor hazırlamak için elimizden geleni ardımıza koymamışsak da; bu şekilde hukuka aykırılığı aleni olan bir rapor göndererek niyetlerinin adalet ya da kamu yararı olmadığını gözler önüne sürdüğü de bir gerçektir.

Vefa SALMAN’ın tek bir somut delil olmadan, kamunun yararı da gözetilmeden, hukukilikten uzak bir idari işlem ile birlikte görevden uzaklaştırılmış olması ise hiç mi hiç hukuki değildir.

İktidar partisi ile yani yürütme ile yargının son yıllarda gittikçe daha fazla şüpheli hale gelen ilişkisini hesaba katmadan belirtmek için çaba harcamamız gerekse de belirtmekte fayda var. İktidar partisinin yönetimindeki bir bakanlığın, HALKIN KENDİSİNE ANAYASACA VERİLMİŞ EGEMENLİK HAKKINI DEMOKRASİ YOLU İLE DEVRETTİĞİ VEFA SALMAN’IN GÖREVİNDEN BU DERECE ANTİ DEMOKRATİK YOLLARLA ALINMASI VE BU DERECE HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN BİR DOSYA GÖNDERMELERİ, bakanlığın ne hukuku, ne devleti, ne de toplumu dikkate aldığını, dolayısıyla geriye tek kalan yani kişisel çıkarlar için hareket ettiğini gözler önüne seriyor.

ÖZETLE: Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’na iletilen dosya sadece Vefa SALMAN’ı suçlamaya yönelik soyut, şüpheli delillerle dolu olup, hiçbir şekilde Vefa SALMAN’ı görevden almaya yetecek nitelikte değillerdir. Kanuni yararı olmayan bir idari işlemin dayandığı tüm delillerin bunlar olması, İçişleri Bakanlığı Genel İller Müdürlüğü’nün kararı almak için ellerinde hiçbir şeyleri olmadığını da gözler önüne sererek, sürecin sadece siyasi emellerle gerçekleştiğine dair fazlasıyla şüphe oluştursa da, bizler mahkeme kararı olmadan insanları “siz talimat alıyorsunuz”, “taraflı yargı/mahkeme/savcı” diye nitelendirmeden, kişilerin masumiyet haklarına karışmadan belirtmek istiyoruz:

Hukukun üstünlüğü esastır. Hukuk kişisel hırslar için kirletilmemeli, aşılmamalı, saygısızlığın yöneltildiği nesne haline getirilmemelidir. Vefa SALMAN’ın durumundaki hukuksuzlukların giderilmesi, Vefa SALMAN’a karşı değil, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına karşı “BAĞIMSIZ” yargının görevidir. Hukuka uygun hareket etmek ise, bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet kurumlarından olan İçişleri Bakanlığı ve birimlerinin kanuni yükümlülüğüdür.

Şu anki haliyle ne yargı süreci, ne de İçişleri Bakanlığı’nın verdiği görevden alma kararı, ne de delil adı altında gönderilen dosya hukukidir. Sadece hukuka değil; demokrasiye, anayasaya, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil etmekle birlikte; devlete ve topluma da zarar verici nitelikte bir yürütme ve yargı ortak çalışması gibi görünen bu durumun acilen sonlandırılması ve hukukun, dolayısıyla da adaletin hızlıca tesis edilip, Vefa SALMAN’ın beraati ile birlikte görevine geri dönmesi kararı verilmesi elzemdir.

Dosyada bulunan WP konuşmalarına dair ek açıklama gerekliliği duyulmuş olup bir kez daha değerlendirmekte fayda görülmektedir:

Konuşmalar Belediye Başkan Yardımcısı Halit GÜLEÇ ve Halit GÜLEÇ’e  bağlı Mali Hizmet Müdürlüğünde görev yapan ve harcama sorumlusu olan Reşat ELGİN arasında geçmekte olup tamamen yasal ödemelere ilişkin bir konuşmadır. Zimmet ya da kasten zimmete göz yumma suçuna dair hiçbir delil teşkil etmemektedir.

Konuşmalarda daha çok ödemeler üzerine olduğu, bu ödemelerin kimlere ve nasıl olduğu görülmektedir. Bundan daha öteye gitmeyen bu konuşmaları sadece Reşat ELGİN’in ifadeleri bağlamında suça yormaya çalışmak hukuki değildir.

Bununla birlikte fark ediliyor ki, İçişleri Bakanlığı bir kez daha en temel hukuk ilkelerini görmezden gelmektedir. Sanık Reşat ELGİN’in milyonlar harcadığı hesap hareketlerinde ve harcamalarında görülmekle birlikte, kendisinin kumarbaz olduğu da sabittir. Buna rağmen, tüm suç delillerinin kendisini gösterdiği Reşat ELGİN’in mağduriyet yaratarak kendisinin kullanılmış olduğunu söyleyip suçu Halit GÜLEÇ’e atmaya çalışmasının basit bir uzantısı olarak görülmekten öteye gidemeyecek bu Whatsapp konuşmaları, kendilerine dair açıklamaları da mahkeme huzurunda yapılmış olup bu dosyada yer bulamayacak derecede değersiz ve fazlasıyla şüpheli delil niteliğindedirler.

Üzücü olan şudur ki; sadece bu tür delillere dayanarak kişileri suçlu addetmeye çalışmak, daha yeni çocuğu olmuş olan Belediye Başkan Yardımcısı Halit GÜLEÇ’i tutuklu yargılamak, halkın iradesi ve oylarıyla demokratik yollardan seçilmiş olup gece gündüz Yalova’ya hizmet etmeye kendini adamış Belediye Başkanı Vefa SALMAN’ı görevinden uzaklaştırmak; ne kanunidir, ne hakkaniyetlidir, ne adildir. Adaletin kılıcı adalet adına savaşmak için vardır, kendi adaletini insanlara zorla dayatmak için değil. Maalesef ki, dosyaya baktığımızda karşımıza çıkan durum burada da kendini tekrarlamıştır: Sırf Vefa SALMAN’ı görevden almak ve muhalefet partisine zarar vermek için hukukun en temel ilkeleri hiçe sayılmış, kişilerin masumiyet karineleri çiğnenmiştir. Bir kez daha hukuk, kendisinin değerini bilmeyenler tarafından ayaklar altına alınmış, kişisel çıkarlar toplumsal yararın önüne geçmiştir.

Son olarak tekrar belirtilmeli ki; tüm bu konuşmaların konuluş amacı Vefa SALMAN’ın yardımcısı ve yıllardır çalıştığı Halit GÜLEÇ’in masumiyet karinesi çiğnenerek soyut ve hiçbir aslı astarı olmayan delillerle Halti GÜLEÇ’i suçlu addetmek, “Halit GÜLEÇ yapmışsa Vefa SALMAN’ın haberi olmak zorunda, dolayısıyla KASTEN ZİMMET SUÇUNA GÖZ YUMMUŞtur” algısı yaratarak, Vefa SALMAN’ı suçlu göstermeye çalışmaktır. Hukukilikten uzak; lekelenmeme hakkının ihlalini içeren ve masumiyet karinesine aykırı olan bu durum, İçişleri Bakanlığının bu dosyayı ne amaçla hazırladığını gözler önüne sermektedir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.