deneme bonusu veren siteler bahis siteleri bonus veren siteler

deneme bonusu veren siteler

virginiawinefestival.org/ deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler meritking kingroyal deneme bonusu veren siteler

Meral Akşener kapanma kararı sonrası Erdoğan'a seslendi: ''Bir an önce destek paketlerini açıklayın''

28.04.2021 - 11:40, Güncelleme: 28.04.2021 - 11:40
 

Meral Akşener kapanma kararı sonrası Erdoğan'a seslendi: ''Bir an önce destek paketlerini açıklayın''

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Biden'ın 'soykırım' açıklamasına ilişkin sessiz kalmasını eleştiren Akşener, '' Bir baktık ki, kafası bozulana posta koymakla övünen “Dünya Lideri” gitmiş, yerine pek bir terbiyeli, pek bir şeker, pek bir minnoş, Mister Erdoğan gelmişti. Rüzgar esse atarlanan Sayın Erdoğan, çıkıp da şöyle hakkıyla bir, “Eeeeey Biden, sen kimsin” çekmek yerine, “Sayın Biden” demekle yetinmek zorunda kaldı'' ifadelerini kullandı. Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle: -Nisa Suresi'nin 58'inci ayeti diyor ki; “Allah size, mutlaka emanetleri, ehil olanlara vermenizi, ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder.” Sözlerdeki hikmete bakar mısınız? Liyakatle adalet arasında kurulan o muhteşem bağa bakar mısınız? Böyle kutlu bir dine mensup olmamıza rağmen, Ak Parti iktidarının elinde Türkiye, tarihinin en büyük yönetim krizlerinden birini yaşıyor. -Milletimiz Ak Parti’ye güvendi, yetkiyi verdi. Ama onlar öyle bir makam hırsına düştüler ki, öyle bir koltuk sevdasına kapıldılar ki, saraylara kapanıp, paranın ve gücün öylesine esiri oldular ki, Ne maneviyat kaldı, ne takva kaldı, ne de ahlak kaldı…Ve bugün, bu ahlaki çöküşün sonuçlarını,ekonomiden eğitime, dış politikadan pandemiye kadar her alanda,tüm gerçekliğiyle yaşıyoruz.Onlar sarayda sefa sürerken, bu yönetim krizinin faturasını, maalesef milletçe biz ödüyoruz. ERDOĞAN'IN ARAZİ-ARSA AÇIKLAMASINA TEPKİ -Sayın Erdoğan’ın, 23 Nisan’da, 83 milyon vatandaşımızın gözünün içine baka baka yaptığı, “Vatan” tarifi için, önce, “Yanlış mı duydum acaba?” dedim. Kendisi çıktı ve dedi ki; "Toprak, kan dökülmemişse, zaten vatan olmaz. Ben bunları hep şuna benzetiyorum. Arsa var, arazi var. Araziyi arsaya dönüştürmek için, belli bir bedel ödemek gerekiyor. Aksi takdirde arazinin hiçbir anlamı yok." Aynen böyle dedi. Türk Devleti’ni idare eden birine, “Vatan” ne demektir, anlatmak zorunda kaldığım için utanç duyuyorum. Ama heyhat! Baş müteahhit Sayın Erdoğan, vatanı da maalesef kupon arazi zannediyor. “Vatan” dediğinde, milletçe her birimizin yüreği titrerken, Mehmetçik uğruna can verirken, Kendisi, vatanı, rant peşinde koşup, arazileri parsellemek olarak görüyor. "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." dizelerindeki kutsiyete bakın, Bir de bu dizelerden hareketle, vatanı tarif ederken, aklına, arsanın ücretinden başka bir şey gelmeyen, vicdansızlığa bakın, utanmazlığa bakın, ahlaksızlığa bakın! Ne diyelim, Allah ıslah etsin. -Buradan Erdoğan ve şürekasına sesleniyorum. Vatan yabancılara parsel parsel satabileceğiniz arsa değildir. Vatan Malazgirt ile kapı açan Alparslan'dır. Vatan Çanakkale'de ölüme koşan mehmetçiktir. Vatan Mustafa Kemal Atatürk'tür.İktidarın sergilediği bu cahillik yüzünden Türkiye sürekli kaybediyor. BİDEN'IN SOYKIRIM AÇIKLAMASI ÜZERİNDE ERDOĞAN'A YÜKLENDİ -Nitekim, Joe Biden’ın 24 Nisan’da yaptığı açıklamanın sonrasında da öyle oldu. ABD Başkanı Biden’in sözde soykırım açıklaması, milletimizi derinden yaraladı. Vatandaşlarımızın gözü kulağı, doğal olarak, Sayın Erdoğan’a çevrildi. Çünkü Sayın Erdoğan’ın ne diyeceği, hangi kararları açıklayacağı önemliydi. Türk Devleti, bu haksızlık karşısında ne yapacak, nasıl bir tavır alacak, milletçe onu bekliyorduk. Ama bir baktık ki, kafası bozulana posta koymakla övünen “Dünya Lideri” gitmiş, yerine pek bir terbiyeli, pek bir şeker, pek bir minnoş, Mister Erdoğan gelmişti. -Rüzgar esse atarlanan Sayın Erdoğan, çıkıp da şöyle hakkıyla bir, “Eeeeey Biden, sen kimsin” çekmek yerine, “Sayın Biden” demekle yetinmek zorunda kaldı. Hatta milletimiz için ar meselesi olan bu meselenin, aslında Sayın Erdoğan için, Haziran’da yapılacak görüşmenin maddelerinden, sadece biri olduğunu da, bu vesileyle öğrenmiş olduk. -Oysa Türk Milleti, tarihine atılan bu çamura karşı, devletin başından dirayetli bir duruş bekliyordu. Rıza Zarrab için seferber olanların, en azından bir nota vermesini bekliyordu. Kürecik ve İncirlik üsleri ile ilgili, bir hamle bekliyordu. Güvenlik ve iş birliği protokollerini, masaya yatırmasını bekliyordu. Sayın Erdoğan ise Biden’a kibarca sitem edip, vere vere, Ermenistan’a yaptırım sinyali verebildi. -Sayın Erdoğan; Yemezler. Ermenistan bu yalanı, 100 yıldır söylüyor. Üstelik Erivan’la zaten bir ilişkin yok. Ayrıca o sözü de Paşinyan değil, ailecek evinde görüştüğün kadim dostun, Joe Biden söyledi. Konuyu sektirip, işin içinden sıyrılmanın, kaçıp saklanmanın manası yok. Sen, 5000 yıllık Türk Devleti’ni temsil ediyorsun. Korkma. Cesaretini topla ve çık, milletimizin beklentisine göre iki çift laf et, iki adım at. -Keşke yapabilse, ama yapamaz. Çünkü, Türkiye’yi ekonomik ve diplomatik alanda, öyle karanlık bir cendereye soktu ki, bir çift laf edecek cesareti bile, kendinde bulamıyor. İşin en ironik yanı da ne biliyor musunuz? Kürsü delikanlısı Sayın Erdoğan, Nefret ettiği rahmetli İnönü’nün, Johnson mektubuna koyduğu postayı, Biden’a koyamıyor. Beğenmediği rahmetli Ecevit’in, dünyayı karşısına alma pahasına, Kıbrıs’ta gösterdiği dirayeti, Biden’a karşı gösteremiyor. Zerre hazzetmediği rahmetli Demirel’in, İncirlik Üssü’ne Türk Bayrağı çeken o dik duruşunun, yanından bile geçemiyor. O diline sakız ettiği Eski Türkiye’nin başbakanlarının, Memleketin zor zamanlarında gösterdikleri devlet insanlığının, kırıntısını gösteremiyor. Yazıklar olsun. ''BİR AN ÖNCE DESTEK PAKETLERİNİ AÇIKLAYIN'' -AKP iktidarı Türkiye'yi yönetimiyor. Türkiye bu ucube sistemi taşıyamıyor. Pazartesi akşamı Erdoğan tam kapanmayı açıkladı.  -Pandeminin başından beri herkes uyardı. 3 haftalık tam kapanmayı herkes söyledi. Öneriler getirdik, kulak asmadılar. 2021'in başından beri vaka sayıları patladı, umursamadılar. Yoğun bakım yatakları doldu umursamadılar. Lebaleb kongreler yapana kadar kısmi kapanma kararı bile almadılar. Kongreler bitti kısmi kapanmaya geçtiler. Tam kapanma dediler ama tam mı yarım mı kapanıyoruz belli değil. -Paket kapsamında, günlük ve haftalık çalışanlara, düzenli geliri olmayanlara, acilen destek sağlayın. Kapanma mücbir sebep sayılsın, beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini 1 ay erteleyin. Nisan sonu yapılandırma ödemelerini, en son taksitten bir sonraki aya erteleyin. Esnaf için kira stopajlarını sıfırlayın. Çek ve senetler, 29 Nisan dahil, Mayıs ayı sonuna kadar yazılmasın. -İcra takiplerini, Mayıs ayı sonuna kadar durdurun. BDDK üzerinden, kredi takip başlangıçlarını, 1 ay daha uzatın. Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleri ile, küçük esnafımızın işyerleri için, Nisan ve Mayıs ayı elektrik faturalarını, kullanımları takip eden 6 aya yayarak tahsil edin. Belediyelere bağış kabul etme izni verin. Ayrıca, bunların haricinde, defalarca dile getirdiğimiz gibi, hane halkına, kişi başı 500 lira hibe desteği, esnaflarımıza da, çalışan başına 10.000 lira, faizsiz, 1 yıl geri ödemesiz kredi verin. Gelin, önerilerimize bu defa kulak verin, bari bu tam kapanma sürecinde milletimizin yanında olun. Şu pandemi sürecinde, bir defa olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin. -Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleri ile küçük esnafın elektirik faturalarını tashil edin. Hane halkına kişi başı 500 lira hibe desteği verin. Gelin önerilerimize bu kez kulak verin. Bari kapanma sürecinde milletin yanında olun, devlet ciddiyetinde hareket edin.  SAĞLIK ÇALIŞANLARINA VE ÖĞRETMENLERE DESTEK ÇAĞRISI -Pandeminin başında her akşam alkışlattıkları sağlık ordumuz artık tek başına. Sağlık çalışanlarımızın sağlığı risk altında. Çalışma saatleri belli değil. Bu büyük mücadeledeki özverilerini ek göstergeyle alkışlayın. Sosyal haklarını tek çatı altında toplayın. Bir an önce sağlık çalışanlarımızın için gerekli adımları atın. -Eğitim ordumuzda sağlık ordumuz gibi sıkıntı çekiyor. Her bir öğretminimizi ek iş yapma zorunda bıraktılar. Bakın haftada 30 saat ders veren ücretli öğretmenin evine ayda 2.300 lira para geçiyor. İktidar ücretli öğretmene asgari ücretin altındaki ücreti reva görüyor. İşte size Erdoğan'ın millet sevgisi. -Mesela atanamayan öğretmenlerimiz var. Şüyuu vukuundan beter. Artık maalesef, böyle de bir meslek kolumuz oldu. Hayaldi, Ak Parti iktidarında, bir rezalet daha gerçek oldu. Allah aşkına, bir ülkede, “atanamayan öğretmen” diye bir sorun olabilir mi? Atamayacaksan, neden öğretmen yetiştiriyorsun? Öğretmen yetiştiriyorsan, neden göreve atamıyorsun? -Türkiye’de öğretmen fazlası mı var? Özel okullarda, her 8 öğrenciye bir öğretmen düşerken, devlet okullarında, her 16 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Devlet okullarındaki öğretmen sayısını, özel okul seviyesine çıkarmak için, Türkiye’nin 800 bin yeni öğretmene ihtiyacı var. Yani, kaliteli eğitim sağlamak için, çok büyük bir öğretmen açığımız var. Bu kadar büyük bir açığın olduğu bir ülkede, atanamayan öğretmen diye bir sorun olabilir mi? Elbette olamaz. -800 bin yeni öğretmen kulağa fazla geliyor değil mi? “Kaynak nerede?” diye soracak olan Ak Partilileri şimdiden duyar gibiyim… Oysa her 100 bin öğretmenin devlete maliyeti, sadece 8 milyar lira. Bunun 2 milyarını da, vergi olarak geri alıyor, yani 100 bin öğretmenin, devlete net maliyeti, 6 milyar lira. Bindiği uçağı satsa 50 bin öğretmene iş olur. Suriyeli sığınmacılara harcanan parayla, 800 bin öğretmenin 10 yıllık gideri karşılanır. Kanal İstanbul’a harcayacağı parayla, Türkiye’deki her devlet okulu yıkılıp baştan yapılır, öğretmeniyle, atölyeleriyle, özel okullardan daha iyi seviyede eğitim verilir. Ez cümle; mesele, kaynak meselesi değil, mesele, öncelik meselesi. 100 bin öğretmenin maaşını, tek kalemde müteahhidinin cebine koyan bu anlayış, Türkiye’yi geleceğe taşıyamaz. Ülkenin kaynağı, imkanı ve daha da önemlisi ihtiyacı varken, -Sırf canı istemediği için, 800 bin öğretmenimizi atamayan bu iktidar, çocuklarımıza hak ettikleri gibi bir gelecek sunamaz. “Milletine nankör, yandaşına bonkör.” olanların, milletimize yokluk ve çileden başka vereceği bir şey olamaz. Bu kadar açık, bu kadar basit, bu kadar net! -Aç gezerken insanlar, umutsuz gezerken gençler, bankamatik memurlarının o parayı alma durumu yoktur, günahtır. Ve bunun vebalini Cenab-ı Hak hepimizin gözü önünde ortaya koyacaktır.  GENÇ İŞSİZLİK HAKKINDA KONUŞTU -Genç işsizlik kanayan yara olmaktan çıkı bir geleceğimiz için bir tehlike haline aldı. Bu düzen böyle gitmez. Gençlerimizin çoğunluğu Türkiye'den gitmek istiyor. Gidenler büyük beklentilerle gitmiyor. Bazıları ile görüşüyorum. Göç eden gençler Youtube'dkai videolarını izliyorsunuzdur. Ben izliyorum. Bir tercihte bulunuyorlar. Fikirsel beyinsel çalışmamı bedensel çalışma mı ikisine de razı gidiyorlar.  -İstedikleri bir iş, itilip kakılmadıkları bir hayat. Ukrayna'ya gidenler, Romanya'ya gidenler var, Çin'e gidenler var. Bir ülke için daha büyük bir utanç olabilir mi? Ne yazık ki durum bu.  -Geçen sene dünya genelin 1500'ten fazla üst düzey yöneticileri ile yapılan bir anketin sonuçları yeni yetenekleri firmaya çekmek ilk iş olmuş. Artık rekabet, bir 100 metre koşusu değildir. En yetenekli olanı istihdam eden bir maraton koşusu haline geldi.  Bir kez daha Erdoğan'a sesleniyorum. Bu işler gençlerimize nitelikli istihdam sağlayarak olur. -Ülkemizde adaleti ve demokrasiyi uygulayamazsak her yetenekli gençlerimizi başka ülkelere kaptıracağız. Bizim planlarımız projelerimiz hazır. -Vatan toprağına arazi gözüyle bakan AKP zihniyeti, eğitim kurumlarına da dikilecek bina olarak baktığı için eğitim kurumlarımız beklentileri karşılayamıyor.  -Her mahalleye çocuklarımızın yeteneklerini tespit edecek kariyer merkezleri kuracağız. Böylece çocuklarımıza geleceğin mesleklerini kazandırıp, beceri uyuşmazlığını ortadan kaldıracağız.  -Gençlerimiz sürekli olarak aç kalmakla hak aramak arasında tercih yapmak zorunda kalıyor.  İYİ Parti iktidarında Eğitim Şurası'nı toplayacak, eğitim reform sürecini başlatacağız.  ''TIPIŞ TIPIŞ GİDECEKLER'' -Gençler, asıl normal olmayan AK Parti iktidarının yönetim anlayışı. Sizin hakkınızda racon kesenlere kafaya takmayın. Faturayı size kesenlere kulak asmayan. Türkiye'ye, kendinize olan güveninizi kaybetmeyin. Unutmayın Türkiye size hak ettiğinizi hayatı verebilecek bir ülke. O sandık gelecek, ve sizi yarı yolda bırakan iktidar gidecek. Siz sandığa geleceksiniz, onlarda tıpış tıpış gidecek.  -Milletimiz için daha iyi bir hayatın hayalini bile kuramayan bu garip zihniyetle ve bunların ürünü olan ucube sistemle bu sorunlar çözülebilir.  -Biz geleceğiz ve Türkiye iyi olacak. Çünkü Türkiye büyük bir ülke potansiyeli olan bir ülke. Kaynaklarını emeğini, hazinesini eşe dosta peşkeş çekmezseni Türkiye 83 milyon vatandaşını bolluk içerisinde yaşatabilecek bir ülke.  -İktidarın her türlü cambazlığına rağmen millet bizi çağırıyor. Biz o kutlu çağrıya cevap verdikçe İYİ Parti büyüyor, iktidara yürüyoruz. Bu nedenle çok çetin bir döneme giriyoruz. Biz büyüdükçe bizi durdurmak için yalanlar olacak, tuzaklar olacak. Varsın olsun. Biz bugünlere engelleri aşa aşa, duvarları yıka yıka geldik. Hallerinden çok memnun bir siyaset vardı, siyaset baronlarının sinirlerini boza boza geldik. Dün yendik, yarında yeneriz. Çünkü bizim yolumuz hakikat yoludur. Bizim yolumuz iktidar yoludur.  Erdem TALAYHAN / İçerik Editörü erdem@sakinca.com

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Biden'ın 'soykırım' açıklamasına ilişkin sessiz kalmasını eleştiren Akşener, '' Bir baktık ki, kafası bozulana posta koymakla övünen “Dünya Lideri” gitmiş, yerine pek bir terbiyeli, pek bir şeker, pek bir minnoş, Mister Erdoğan gelmişti. Rüzgar esse atarlanan Sayın Erdoğan, çıkıp da şöyle hakkıyla bir, “Eeeeey Biden, sen kimsin” çekmek yerine, “Sayın Biden” demekle yetinmek zorunda kaldı'' ifadelerini kullandı.

Akşener'in açıklamalarından satır başları şöyle:

-Nisa Suresi'nin 58'inci ayeti diyor ki; “Allah size, mutlaka emanetleri, ehil olanlara vermenizi, ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emreder.” Sözlerdeki hikmete bakar mısınız? Liyakatle adalet arasında kurulan o muhteşem bağa bakar mısınız? Böyle kutlu bir dine mensup olmamıza rağmen, Ak Parti iktidarının elinde Türkiye, tarihinin en büyük yönetim krizlerinden birini yaşıyor.

-Milletimiz Ak Parti’ye güvendi, yetkiyi verdi. Ama onlar öyle bir makam hırsına düştüler ki, öyle bir koltuk sevdasına kapıldılar ki, saraylara kapanıp, paranın ve gücün öylesine esiri oldular ki, Ne maneviyat kaldı, ne takva kaldı, ne de ahlak kaldı…Ve bugün, bu ahlaki çöküşün sonuçlarını,ekonomiden eğitime, dış politikadan pandemiye kadar her alanda,tüm gerçekliğiyle yaşıyoruz.Onlar sarayda sefa sürerken, bu yönetim krizinin faturasını, maalesef milletçe biz ödüyoruz.

ERDOĞAN'IN ARAZİ-ARSA AÇIKLAMASINA TEPKİ

-Sayın Erdoğan’ın, 23 Nisan’da, 83 milyon vatandaşımızın gözünün içine baka baka yaptığı, “Vatan” tarifi için, önce, “Yanlış mı duydum acaba?” dedim. Kendisi çıktı ve dedi ki; "Toprak, kan dökülmemişse, zaten vatan olmaz. Ben bunları hep şuna benzetiyorum. Arsa var, arazi var. Araziyi arsaya dönüştürmek için, belli bir bedel ödemek gerekiyor. Aksi takdirde arazinin hiçbir anlamı yok." Aynen böyle dedi. Türk Devleti’ni idare eden birine, “Vatan” ne demektir, anlatmak zorunda kaldığım için utanç duyuyorum. Ama heyhat! Baş müteahhit Sayın Erdoğan, vatanı da maalesef kupon arazi zannediyor. “Vatan” dediğinde, milletçe her birimizin yüreği titrerken, Mehmetçik uğruna can verirken, Kendisi, vatanı, rant peşinde koşup, arazileri parsellemek olarak görüyor. "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." dizelerindeki kutsiyete bakın, Bir de bu dizelerden hareketle, vatanı tarif ederken, aklına, arsanın ücretinden başka bir şey gelmeyen, vicdansızlığa bakın, utanmazlığa bakın, ahlaksızlığa bakın! Ne diyelim, Allah ıslah etsin.

-Buradan Erdoğan ve şürekasına sesleniyorum. Vatan yabancılara parsel parsel satabileceğiniz arsa değildir. Vatan Malazgirt ile kapı açan Alparslan'dır. Vatan Çanakkale'de ölüme koşan mehmetçiktir. Vatan Mustafa Kemal Atatürk'tür.İktidarın sergilediği bu cahillik yüzünden Türkiye sürekli kaybediyor.

BİDEN'IN SOYKIRIM AÇIKLAMASI ÜZERİNDE ERDOĞAN'A YÜKLENDİ

-Nitekim, Joe Biden’ın 24 Nisan’da yaptığı açıklamanın sonrasında da öyle oldu. ABD Başkanı Biden’in sözde soykırım açıklaması, milletimizi derinden yaraladı. Vatandaşlarımızın gözü kulağı, doğal olarak, Sayın Erdoğan’a çevrildi. Çünkü Sayın Erdoğan’ın ne diyeceği, hangi kararları açıklayacağı önemliydi. Türk Devleti, bu haksızlık karşısında ne yapacak, nasıl bir tavır alacak, milletçe onu bekliyorduk. Ama bir baktık ki, kafası bozulana posta koymakla övünen “Dünya Lideri” gitmiş, yerine pek bir terbiyeli, pek bir şeker, pek bir minnoş, Mister Erdoğan gelmişti.

-Rüzgar esse atarlanan Sayın Erdoğan, çıkıp da şöyle hakkıyla bir, “Eeeeey Biden, sen kimsin” çekmek yerine, “Sayın Biden” demekle yetinmek zorunda kaldı. Hatta milletimiz için ar meselesi olan bu meselenin, aslında Sayın Erdoğan için, Haziran’da yapılacak görüşmenin maddelerinden, sadece biri olduğunu da, bu vesileyle öğrenmiş olduk.

-Oysa Türk Milleti, tarihine atılan bu çamura karşı, devletin başından dirayetli bir duruş bekliyordu. Rıza Zarrab için seferber olanların, en azından bir nota vermesini bekliyordu. Kürecik ve İncirlik üsleri ile ilgili, bir hamle bekliyordu. Güvenlik ve iş birliği protokollerini, masaya yatırmasını bekliyordu. Sayın Erdoğan ise Biden’a kibarca sitem edip, vere vere, Ermenistan’a yaptırım sinyali verebildi.

-Sayın Erdoğan; Yemezler. Ermenistan bu yalanı, 100 yıldır söylüyor. Üstelik Erivan’la zaten bir ilişkin yok. Ayrıca o sözü de Paşinyan değil, ailecek evinde görüştüğün kadim dostun, Joe Biden söyledi. Konuyu sektirip, işin içinden sıyrılmanın, kaçıp saklanmanın manası yok. Sen, 5000 yıllık Türk Devleti’ni temsil ediyorsun. Korkma. Cesaretini topla ve çık, milletimizin beklentisine göre iki çift laf et, iki adım at.

-Keşke yapabilse, ama yapamaz. Çünkü, Türkiye’yi ekonomik ve diplomatik alanda, öyle karanlık bir cendereye soktu ki, bir çift laf edecek cesareti bile, kendinde bulamıyor. İşin en ironik yanı da ne biliyor musunuz? Kürsü delikanlısı Sayın Erdoğan, Nefret ettiği rahmetli İnönü’nün, Johnson mektubuna koyduğu postayı, Biden’a koyamıyor. Beğenmediği rahmetli Ecevit’in, dünyayı karşısına alma pahasına, Kıbrıs’ta gösterdiği dirayeti, Biden’a karşı gösteremiyor. Zerre hazzetmediği rahmetli Demirel’in, İncirlik Üssü’ne Türk Bayrağı çeken o dik duruşunun, yanından bile geçemiyor. O diline sakız ettiği Eski Türkiye’nin başbakanlarının, Memleketin zor zamanlarında gösterdikleri devlet insanlığının, kırıntısını gösteremiyor. Yazıklar olsun.

''BİR AN ÖNCE DESTEK PAKETLERİNİ AÇIKLAYIN''

-AKP iktidarı Türkiye'yi yönetimiyor. Türkiye bu ucube sistemi taşıyamıyor. Pazartesi akşamı Erdoğan tam kapanmayı açıkladı. 

-Pandeminin başından beri herkes uyardı. 3 haftalık tam kapanmayı herkes söyledi. Öneriler getirdik, kulak asmadılar. 2021'in başından beri vaka sayıları patladı, umursamadılar. Yoğun bakım yatakları doldu umursamadılar. Lebaleb kongreler yapana kadar kısmi kapanma kararı bile almadılar. Kongreler bitti kısmi kapanmaya geçtiler. Tam kapanma dediler ama tam mı yarım mı kapanıyoruz belli değil.

-Paket kapsamında, günlük ve haftalık çalışanlara, düzenli geliri olmayanlara, acilen destek sağlayın. Kapanma mücbir sebep sayılsın, beyanname verme ve vergi ödeme yükümlülüklerini 1 ay erteleyin. Nisan sonu yapılandırma ödemelerini, en son taksitten bir sonraki aya erteleyin. Esnaf için kira stopajlarını sıfırlayın. Çek ve senetler, 29 Nisan dahil, Mayıs ayı sonuna kadar yazılmasın.

-İcra takiplerini, Mayıs ayı sonuna kadar durdurun. BDDK üzerinden, kredi takip başlangıçlarını, 1 ay daha uzatın. Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleri ile, küçük esnafımızın işyerleri için, Nisan ve Mayıs ayı elektrik faturalarını, kullanımları takip eden 6 aya yayarak tahsil edin. Belediyelere bağış kabul etme izni verin. Ayrıca, bunların haricinde, defalarca dile getirdiğimiz gibi, hane halkına, kişi başı 500 lira hibe desteği, esnaflarımıza da, çalışan başına 10.000 lira, faizsiz, 1 yıl geri ödemesiz kredi verin. Gelin, önerilerimize bu defa kulak verin, bari bu tam kapanma sürecinde milletimizin yanında olun. Şu pandemi sürecinde, bir defa olsun, devlet ciddiyetiyle hareket edin.

-Düşük gelirli vatandaşlarımızın evleri ile küçük esnafın elektirik faturalarını tashil edin. Hane halkına kişi başı 500 lira hibe desteği verin. Gelin önerilerimize bu kez kulak verin. Bari kapanma sürecinde milletin yanında olun, devlet ciddiyetinde hareket edin. 

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA VE ÖĞRETMENLERE DESTEK ÇAĞRISI

-Pandeminin başında her akşam alkışlattıkları sağlık ordumuz artık tek başına. Sağlık çalışanlarımızın sağlığı risk altında. Çalışma saatleri belli değil. Bu büyük mücadeledeki özverilerini ek göstergeyle alkışlayın. Sosyal haklarını tek çatı altında toplayın. Bir an önce sağlık çalışanlarımızın için gerekli adımları atın.

-Eğitim ordumuzda sağlık ordumuz gibi sıkıntı çekiyor. Her bir öğretminimizi ek iş yapma zorunda bıraktılar. Bakın haftada 30 saat ders veren ücretli öğretmenin evine ayda 2.300 lira para geçiyor. İktidar ücretli öğretmene asgari ücretin altındaki ücreti reva görüyor. İşte size Erdoğan'ın millet sevgisi.

-Mesela atanamayan öğretmenlerimiz var. Şüyuu vukuundan beter. Artık maalesef, böyle de bir meslek kolumuz oldu. Hayaldi, Ak Parti iktidarında, bir rezalet daha gerçek oldu. Allah aşkına, bir ülkede, “atanamayan öğretmen” diye bir sorun olabilir mi? Atamayacaksan, neden öğretmen yetiştiriyorsun? Öğretmen yetiştiriyorsan, neden göreve atamıyorsun?

-Türkiye’de öğretmen fazlası mı var? Özel okullarda, her 8 öğrenciye bir öğretmen düşerken, devlet okullarında, her 16 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Devlet okullarındaki öğretmen sayısını, özel okul seviyesine çıkarmak için, Türkiye’nin 800 bin yeni öğretmene ihtiyacı var. Yani, kaliteli eğitim sağlamak için, çok büyük bir öğretmen açığımız var. Bu kadar büyük bir açığın olduğu bir ülkede, atanamayan öğretmen diye bir sorun olabilir mi? Elbette olamaz.

-800 bin yeni öğretmen kulağa fazla geliyor değil mi? “Kaynak nerede?” diye soracak olan Ak Partilileri şimdiden duyar gibiyim… Oysa her 100 bin öğretmenin devlete maliyeti, sadece 8 milyar lira. Bunun 2 milyarını da, vergi olarak geri alıyor, yani 100 bin öğretmenin, devlete net maliyeti, 6 milyar lira. Bindiği uçağı satsa 50 bin öğretmene iş olur. Suriyeli sığınmacılara harcanan parayla, 800 bin öğretmenin 10 yıllık gideri karşılanır. Kanal İstanbul’a harcayacağı parayla, Türkiye’deki her devlet okulu yıkılıp baştan yapılır, öğretmeniyle, atölyeleriyle, özel okullardan daha iyi seviyede eğitim verilir. Ez cümle; mesele, kaynak meselesi değil, mesele, öncelik meselesi. 100 bin öğretmenin maaşını, tek kalemde müteahhidinin cebine koyan bu anlayış, Türkiye’yi geleceğe taşıyamaz. Ülkenin kaynağı, imkanı ve daha da önemlisi ihtiyacı varken,

-Sırf canı istemediği için, 800 bin öğretmenimizi atamayan bu iktidar, çocuklarımıza hak ettikleri gibi bir gelecek sunamaz. “Milletine nankör, yandaşına bonkör.” olanların, milletimize yokluk ve çileden başka vereceği bir şey olamaz. Bu kadar açık, bu kadar basit, bu kadar net!

-Aç gezerken insanlar, umutsuz gezerken gençler, bankamatik memurlarının o parayı alma durumu yoktur, günahtır. Ve bunun vebalini Cenab-ı Hak hepimizin gözü önünde ortaya koyacaktır. 

GENÇ İŞSİZLİK HAKKINDA KONUŞTU

-Genç işsizlik kanayan yara olmaktan çıkı bir geleceğimiz için bir tehlike haline aldı. Bu düzen böyle gitmez. Gençlerimizin çoğunluğu Türkiye'den gitmek istiyor. Gidenler büyük beklentilerle gitmiyor. Bazıları ile görüşüyorum. Göç eden gençler Youtube'dkai videolarını izliyorsunuzdur. Ben izliyorum. Bir tercihte bulunuyorlar. Fikirsel beyinsel çalışmamı bedensel çalışma mı ikisine de razı gidiyorlar. 

-İstedikleri bir iş, itilip kakılmadıkları bir hayat. Ukrayna'ya gidenler, Romanya'ya gidenler var, Çin'e gidenler var. Bir ülke için daha büyük bir utanç olabilir mi? Ne yazık ki durum bu. 

-Geçen sene dünya genelin 1500'ten fazla üst düzey yöneticileri ile yapılan bir anketin sonuçları yeni yetenekleri firmaya çekmek ilk iş olmuş. Artık rekabet, bir 100 metre koşusu değildir. En yetenekli olanı istihdam eden bir maraton koşusu haline geldi.  Bir kez daha Erdoğan'a sesleniyorum. Bu işler gençlerimize nitelikli istihdam sağlayarak olur.

-Ülkemizde adaleti ve demokrasiyi uygulayamazsak her yetenekli gençlerimizi başka ülkelere kaptıracağız. Bizim planlarımız projelerimiz hazır.

-Vatan toprağına arazi gözüyle bakan AKP zihniyeti, eğitim kurumlarına da dikilecek bina olarak baktığı için eğitim kurumlarımız beklentileri karşılayamıyor. 

-Her mahalleye çocuklarımızın yeteneklerini tespit edecek kariyer merkezleri kuracağız. Böylece çocuklarımıza geleceğin mesleklerini kazandırıp, beceri uyuşmazlığını ortadan kaldıracağız. 

-Gençlerimiz sürekli olarak aç kalmakla hak aramak arasında tercih yapmak zorunda kalıyor.  İYİ Parti iktidarında Eğitim Şurası'nı toplayacak, eğitim reform sürecini başlatacağız. 

''TIPIŞ TIPIŞ GİDECEKLER''

-Gençler, asıl normal olmayan AK Parti iktidarının yönetim anlayışı. Sizin hakkınızda racon kesenlere kafaya takmayın. Faturayı size kesenlere kulak asmayan. Türkiye'ye, kendinize olan güveninizi kaybetmeyin. Unutmayın Türkiye size hak ettiğinizi hayatı verebilecek bir ülke. O sandık gelecek, ve sizi yarı yolda bırakan iktidar gidecek. Siz sandığa geleceksiniz, onlarda tıpış tıpış gidecek. 

-Milletimiz için daha iyi bir hayatın hayalini bile kuramayan bu garip zihniyetle ve bunların ürünü olan ucube sistemle bu sorunlar çözülebilir. 

-Biz geleceğiz ve Türkiye iyi olacak. Çünkü Türkiye büyük bir ülke potansiyeli olan bir ülke. Kaynaklarını emeğini, hazinesini eşe dosta peşkeş çekmezseni Türkiye 83 milyon vatandaşını bolluk içerisinde yaşatabilecek bir ülke. 

-İktidarın her türlü cambazlığına rağmen millet bizi çağırıyor. Biz o kutlu çağrıya cevap verdikçe İYİ Parti büyüyor, iktidara yürüyoruz. Bu nedenle çok çetin bir döneme giriyoruz. Biz büyüdükçe bizi durdurmak için yalanlar olacak, tuzaklar olacak. Varsın olsun. Biz bugünlere engelleri aşa aşa, duvarları yıka yıka geldik. Hallerinden çok memnun bir siyaset vardı, siyaset baronlarının sinirlerini boza boza geldik. Dün yendik, yarında yeneriz. Çünkü bizim yolumuz hakikat yoludur. Bizim yolumuz iktidar yoludur. 

Erdem TALAYHAN / İçerik Editörü
erdem@sakinca.com
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sakinca.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.