Kendini bilmez ve ortaya koydukları ulusalcı, faşist beyinleri ile mevcut iktidarın, iktidara gelmesinde büyük katkıları olduklarına inandığım biri olmamasını umduğum kişinin Marmaray'da yanında oturan kadın yolcunun başörtüsünü açmaya çalıştığı iddia edilmesi  ile duruma tepki gösteren başka bir yolcu arasındaki tartışmanın yer aldığı görüntüleri yakından izlediği anlaşılan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Şubat zihniyetine çok sert sözlerle tepki gösterip, 'Bu ülkeyi bir avuç azınlığın malı, bu milleti de aynı azınlığın kölesi olarak gören müstekbirlerin devrinin çoktan kapandığını" sert bir dil ve yüz ifadesinden sonra yeniden gündeme gelen bir başka olayında aynı tepkiyi beklediğini ortaya koymaktaydı. Çünkü her iki olaya da karşı olan bir insan, bir gazeteci, 4 kız babası olarak bu ülkede yaşananlara sadece kendi penceremizden bakmamak ve 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' dememekle samimi olduğumuzu ortaya koyup, hak, adalet, hukuk, eşitliğin herkes için  olduğunu ortaya koyması gerekenlerin, ülke yöneticilerinin yanı sıra hepimizin ana ve Anayasal görevidir. Ve bu bakışımı teyit eden aynı Erdoğan'ın  'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun olmasın herkesin, tüm bireylerin var olma, yaşama, kendini ifade etme hakkına ve oy tercihlerine saygı göstermek mecburiyetinde olduğunu söylerken, Kades'den sonra E-Reçetemde adından bahsedilmeyen ve Marmaray'daki başörtü olayında daha çok tartışılan Kürtçe, kırmonce dili konusunu es geçip, şöyle devam ediyordu. 'Sırf yabancı diye, sırf başka bir dil konuşuyor diye, sırf başı örtülü, çarşaflı, takkeli ve sakallı diye insanlara laf atmanın, hakaret etmenin, hele hele el uzatmanın asla kabul edebilecekleri  bir davranış olmadığını vurguluyordu. Kürtçe, Kırmonce lisanıyla ilgili bir satır da söylemesini bekleyip, göremediğim Erdoğan'ın bu DİL satırını da açıklamasının altına kalın bir kalemle imza attığımı da belirtirken ulusalcı tayfa olduğunu bildiğim 'Ata kızı' isimli bir sanal paylaşımdan alınıp, bana gönderilen 'SESSİZ KALMA!' başlıklı bir mesajı okurken yutkunuyor, boğuluyor ,yüreğim ise adeta parçalanıyordu. Ve bir kez daha bölgeyi teyit etmek için telefonla meslektaşım, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, 'Gazeteci olmak' adlı kitabını çıkaran Hakan Taş'ı arıyor yaşananları soruyordum. Evet başkan bizde gördük, bizi ziyarete gelen İl Başkanının Avukatı aracılığıyla olayla ilgili  açıklamasını toparlıyorum' diyordu. Evet, Kürtçe, Kırmance dili ve Marmaraydaki tartışma gibi çok konuşulan İstanbul Valiliği'nin ‘Alkol Satışı ve Alkollü İçeceklerin Tüketimi’ genelgesi ardından İstanbul Kadıköy Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu Büyük Zafer’in 101. yıl dönümü etkinliğinde konuşan Kadıköy Belediye Başkanı Av. Şerdil Dara Odabaşı, gençler için bir “Özgürlüğe kaçış mekanı” olan Kadıköy’de kimsenin ne içtiğine, ne yediğine, ne giydiğine karışılmayacağını vurgulamasıyla hala devem eden tartışmalarla gündemde olan Kadıköy'deki bir okurum, baba dostundan.. O mesajdan hemen sonra da 'Al günün yazısına konu' diyen bir haber daha bilgisayarımın sağ alt ekranına 'son dakika' olarak düşüyor ve diğer bir meslektaşım olan Timur Soykan'ın Halk TV'deki açıklamaları, 'AKP Hakkari İl Başkanı, 11 yaşındaki kıza cinsel istismarda bulunanların avukatıydı' iddialarıyla toparlanmış ve ulusalda bir çok gazetede haber olmuştu. O habere bakınca BirGün yazarı ve Halk TV yorumcusu Timur Soykan, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 11 yaşındaki bir kıza 3 kişinin cinsel istismarda bulunduğu olayı yeniden gündeme taşıdı. Sanıkların 8 ay sonra tahliye edildiğini hatırlatan Soykan, sanıkların avukatının ise AKP Hakkari İl Başkanı Zeydin Kaya olduğunu söylüyordu. BirGün Gazetesi yazarı Timur Soykan'ın, 'Yerelden Ulusala' diyerek haberler yapan Mahalli Basın Lideri gazetelerimizin sıkça ekranlarına yansıdığı Halk TV'de yayınlanan 'Kayda Geçsin' programında memleketim Gürcistan ve Ermenistan'a sınır olmasına ve biri demiryolu olmak üzere 3 gümrük kapılı olan ama ihracat, ithalatın yanı sıra sınır ticaretinin yok denecek kadar az olduğu Ardahan gibi gözden ırak ama yönetim şekli ve Kerkük'ü yeniden tartışılan, Irak'a olduğu gibi İran'a sınır olan Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Oğlaklı köyünde 2016 yılında yaşanan cinsel istismar olayını yeniden gündeme taşımış. Soy isimlerine baktığımda soy adaşlarım olduklarına utandığım, Nihat Yılmaz ve onun kardeşleri Veysi Yılmaz, Zahir Yılmaz ismindeki üç kişi, '11 yaşındaki Esra’ya cinsel istismarda bulunmuş, sanıklar 8 ay sonra tahliye edilirken Esra intihar etmişti.' diyen gazeteci Soykan, sanıkların avukatının, geçtiğimiz günlerde Hakkari Gazeteciler Cemiyetinde bulunan meslektaşlarımla yaşanan bir gerginlik ardından 'Yazıyorsam Sebebi Var' isimli köşeme 'Halkın Mürekkebini Kurutmayın..' başlığı ile konuk olan ve gazetecilerin tepkisi üzerine Hakkari Gazeteciler Cemiyetini ziyaret ettiğini ve kimsenin kendi adına gazetecilere lala, lolo yapamayacağını söylediğini öğrendiğim AKP Hakkari İl Başkanı Avukat Zeydin Kaya olduğunu da söylüyordu. İddialarına devem eden Soykan’ın anlattıklarına göre Nihat Yılmaz, Veysi Yılmaz ve Zahir Yılmaz'ın cinsel istismarda bulunduğu Esra, yaralı şekilde akrabaları tarafından bulundu. Soykan, "İddiaya göre bu kişiler Esra'ya bu kötülüğü yapan tecavüzü kayda aldıklarını ve birine söylerse yayınlayacaklarını ve onu öldüreceklerini söylüyordu.  Hakkarili Esra’nın yaşadıklarını kaldırıldığı hastanede kendisiyle ilgilenen hemşireye anlattığını aktaran Soykan, yaşanan adli süreci şöyle anlattı: "Bu 3 kişi hakkında soruşturma başlatılıyor ve tutuklanıyorlar. HTS kayıtlarında da Esra ile bu şahısların iletişim kurduğu ortaya çıkıyor. Baz sinyali de var. Adli Tıp kontrolünde tecavüz de tespit ediliyor. Ancak raporda, erkek DNA'sı olduğu ama kadın DNA'sı ile karıştığı için kimliğin belirsiz olduğu yazıyor. Raporda meni de bulunmasına rağmen bu belirsizlik nedeniyle bu tutuklular tahliye ediliyor." SANIKLARIN AVUKATI AKP İL BAŞKANI! Timur Soykan, cinsel istismar şüphelisi 3 kişinin avukatının AKP Hakkari İl Başkanı Zeydi Kaya olduğunu belirterek "Böyle rastlantı olur mu?" diye sordu. Ve bende bu ülkede adalet yok deseler de 'Allah'ın Adaleti var' diyerek soruyorum.. ESRA İNTİHAR ETTİ Yine bir meslektaşım olan ve çoktandır göremediğimden özlediğim, bir kızı da olan kız kardeşimin adını taşıyan bu yetmez gibi beklenmedik anda hayata göz yuman, acısı hala yüreklerimizde olan kardeşim Deniz'in adını hatırlatan ve gurur duyulan devrimcinin de adını taşıyan soy isimli Evrim Deniz'in Gazete Duvar'dan yaklaşık 2 ay önce gündeme taşıdığı habere göre köy meclisi, Esra'nın ailesine şikâyetlerini geri almaları için baskı yaptı. 17 Temmuz’da Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşma öncesi Hakkari Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Nükeyf Onursal, köy muhtarının başı çektiği, köy meclisi ve köylülerin, yıllardır aileyi tehdit ettiğini, buna rağmen ailenin adalet arayışına devam ettiğini belirterek duruşmaya katılım çağrısında bulunmuştu. ESRA'NIN ANNESİ BEYİN KANAMASI NEDENİYLE HAYATINI KAYBETTİ Nükeyf Onursal, Esra'nın ölümün ardından bile köy meclisinin baskısının devam ettiğini, Esra'nın annesinin de yaşananlar sonucunda beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybettiğini anlatmıştı.  Evet dil sayılmayıp, Kades ve E-Reçetem'e girmeyen Kürtçe, Kırmance tartışmları, Hakkari'ye sınır Irak Kerkük'te yaşananlar, üzerine Doğu Expresi durağının konulması istenen  Kars-Tiflis-Bakü Demiryolunda değil, oturduğum balkonun altından geçtikçe sesiyle kulakları delip, yaşanacak denen depremi andıran bina titreşimlerine neden olan  Marmaray'da yaşananlar Erdoğan'ın açıklamaları, Kadıköy'de yaşananlara baktığımızda  söylenecek tek şeyin 'SESSİZ KALMA! olduğudur.